SEVGİNİZİ ARTIRMANIN 55 YOLU

SEVGİNİZİ ARTIRMANIN 55 YOLU<br /> <br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjz8bUOQ-FrXLEScBQJdLKde0QdnBN9VuOugATkykeVAy2kujSpyPHFEg_HKumQkJHvRDE-fNI39vovQrWyGhvJ8YxV4mFgTs9LYe1NpCHB2lFTDfICJnNxKMlIMDPejTdwIzaTgl6k_0pv/s1600/SEVG%25C4%25B0N%25C4%25B0Z%25C4%25B0+ARTIRMANIN+55+YOLU.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="372" data-original-width="620" height="192" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjz8bUOQ-FrXLEScBQJdLKde0QdnBN9VuOugATkykeVAy2kujSpyPHFEg_HKumQkJHvRDE-fNI39vovQrWyGhvJ8YxV4mFgTs9LYe1NpCHB2lFTDfICJnNxKMlIMDPejTdwIzaTgl6k_0pv/s320/SEVG%25C4%25B0N%25C4%25B0Z%25C4%25B0+ARTIRMANIN+55+YOLU.jpg" width="320" /></a></div> <br /> <br /> 1- ONU SEVDİĞİNİZİ VE ONA DEĞER VERDİĞİNİZİ SIK SIK BELLİ EDİN<br /> <br /> 2- ONA ARA SIRA ÖZEL BİR HEDİYE VERİN<br /> <br /> 3- BİR ARKADAŞA İHTİYACI OLDUĞUNDA MUTLAKA ONUN YANINDA BULUNUN<br /> <br /> 4- ONA HER ZAMAN İÇİN VAKİT AYIRIN<br /> <br /> 5- SIK SIK ONUNLA YÜRÜYÜŞE ÇIKIP KONUŞUN<br /> <br /> 6- BİRLİKTE YEMEK YEMEK İÇİN DIŞARI ÇIKIN<br /> <br /> 7- ÖZEL GÜNLERİNDE KESİNLİKLE HATIRLAYIN<br /> <br /> 8- KONUŞURKEN TAMAMEN ONU DİNLEYİN<br /> <br /> 9- KONUŞURKEN TAMAMEN SAMİMİ KONUŞUN<br /> <br /> 10- ONA KESİNLİKLE YALAN SÖYLEMEYİN<br /> <br /> 11- KONUŞURKEN KESİNLİKLE GÖZÜNE BAKIN<br /> <br /> 12- ONUN İYİ ÖZELLİKLERİNİ KEŞFETMEYE ÇALIŞIN<br /> <br /> 13- ONUN ÜZÜNTÜLERİNİ VE DERTLERİNİ DİNLEYİN<br /> <br /> 14- ONUN SİZE TAMAMEN GÜVENMESİNİ SAĞLAYIN<br /> <br /> 15- BOŞ ZAMANLARINIZI ONA AYIRMAYA ÇALIŞIN<br /> <br /> 16- ONUN İÇİN FEDAKARLIKTA BULUNMAKTAN KAÇINMAYIN<br /> <br /> 17- ONUN ARKADAŞLARI İLE TANIŞIN<br /> <br /> 18- TATİL İÇİN BİRLİKTE PROGRAM YAPIN<br /> <br /> 19- UZUN SÜRE AYRI KALMAYIN<br /> <br /> 20- ONU ANLADIĞINIZI HİSSETTİRİN<br /> <br /> 21- ONUN SEVMEDİĞİ ŞEYLERİ ÖĞRENİN<br /> <br /> 22- ONU DEĞİŞTİRMEK YERİNE ÖNCE KENDİNİZİ DEĞİŞTİRMEYİ DÜŞÜNÜN<br /> <br /> 23- ONUN HOŞUNA GİDEN ŞEYLERİN BİR LİSTESİNİ YAPIN<br /> <br /> 24- YARINLAR İÇİN BİRLİKTE PLAN YAPIN<br /> <br /> 25- HAYAL VE DÜŞÜNCELERİNİZİ ONUNLA PAYLAŞIN<br /> <br /> 26- ONA KIZDIĞINIZDA ONUNLA HEMEN KONUŞMAYA ÇALIŞIN<br /> <br /> 27- YAPTIKLARI HAKKINDA TAHMİNDE BULUNMAK YERİNE ONUNLA İLETİŞİM KURUN<br /> <br /> 28- ONUN KAYGILARINI ANLAMAYA ÇALIŞIN<br /> <br /> 29- ONUNLA BİR ÇOK ORTAK YÖNÜNÜZ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜN<br /> <br /> 30- İYİ YÖNLERİNİ SIK SIK AKLINIZA GETİRİN<br /> <br /> 31- ONU HER ZAMAN İÇİN KONTROL ETMEYE ÇALIŞMAYIN<br /> <br /> 32- KENDİNİ İFADE ETMESİNE SIK SIK İZİN VERİN<br /> <br /> 33- ONUN HAYATINDAKİ ZORLUKLARI SIK SIK HATIRLAYIN<br /> <br /> 34- BAŞARILARINI TAKDİR EDİN<br /> <br /> 35- YANINDA OLDUĞUNUZU HİSSETTİRİN<br /> <br /> 36- DUYGULARINA ÖNCELİK TANIYIN <br /> <br /> 37- ONU OLDUĞU GİBİ KABUL ETMEYE ÇALIŞIN<br /> <br /> 38- ELEŞTİRMEYİN ONA KÖTÜ ŞEY SÖYLEMEYİN<br /> <br /> 39- ONUN İÇİN ÖZEL OLAN NEDİR ? ONU BULUN<br /> <br /> 40- ONUN SEVDİĞİ ŞARKILARI ÖĞRENİN VE BİRLİKTE DİNLEYİN<br /> <br /> 41- ONA BİR KİTAP ALIN VE ONUN İÇİN İMZALAYIN<br /> <br /> 42- ONA İLTİFAT ETMEYİ UNUTMAYIN<br /> <br /> 43- HATA YAPTIĞINIZDA ONDAN GECİKMEDEN ÖZÜR DİLEYİN<br /> <br /> 44- İYİLİĞİ KARŞISINDA TEŞEKKÜR ETMEYİ UNUTMAYIN<br /> <br /> 45- HATALARINI BÜYÜTMEYİN VE ONA KARŞI HATA YAPMAMAYA ÇALIŞIN<br /> <br /> 46- ONUN HAKKINDA İYİMSER OLUN , İYİ DÜŞÜNCELERİNİZİ PEKİŞTİRİN<br /> <br /> 47- ONUN HAKKINDAKİ İYİ DÜŞÜNCELERİNİZİ DİĞER İNSANLARA SÖYLEYİN<br /> <br /> 48- GÜCENDİĞİNİZDE ONDAN KAÇMAYA ÇALIŞMAYIN<br /> <br /> 49- ONUN YERİNE SIK SIK KENDİNİZİ KOYUN<br /> <br /> 50- ENDİŞELERİNİZİ RAHATÇA SÖYLEYİN<br /> <br /> 51- ONA BİRAZ DAHA ZAMAN TANIYIN<br /> <br /> 52- ONUN İÇİN YAPTIKLARINIZA BİR YENİSİNİ EKLEYİN<br /> <br /> 53- HERŞEY BİTTİĞİNDE ONA BİR ŞANS DAHA TANIYIN<br /> <br /> 54- HAYATINIZIN HER AŞAMASINDA ONU DA DÜŞÜNÜN<br /> <br /> 55- KİŞİLİĞİNE ÖNEM VERİN , DUYGULARINI ANLAMAYA ÇALIŞIN

SEVGİNİZİ ARTIRMANIN 55 YOLU

SEVGİNİZİ ARTIRMANIN 55 YOLU 1- ONU SEVDİĞİNİZİ VE ONA DEĞER VERDİĞİNİZİ SIK SIK BELLİ EDİN 2- ONA ARA SIRA ÖZEL BİR HEDİYE VERİN 3- BİR ARKADAŞA İHTİYACI OLDUĞUNDA MUTLAKA ONUN YANINDA BULUNUN 4- ONA HER ZAMAN İÇİN VAKİT AYIRIN 5- SIK SIK ONUNLA YÜRÜYÜŞE ÇIKIP KONUŞUN 6- BİRLİKTE YEMEK YEMEK …

Devamı »

ÇOCUĞUNUZUN ÖZGÜVENİNİ ARTIRMAK İÇİN YAPILACAKLAR

4-ÇOCUĞUNUZUN ÖZGÜVENİNİ ARTIRMAK İÇİN YAPILACAKLAR<br /> <br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWlSqBOT7WXEDrfeyf0izRSVtU0QPKQ7MjTbDKTUW0ycLzmxnCbOalTIbOgFPiqVQP-hn_KTzZmsHTjFbTfZMWgqtZ1z1m15001bvFY0g9tDLzQLNXcQWoJN94IgGpH70Ln_ykn3lHHcvD/s1600/%25C3%2587OCU%25C4%259EUNUZUN+%25C3%2596ZG%25C3%259CVEN%25C4%25B0N%25C4%25B0+ARTIRMAK+%25C4%25B0%25C3%2587%25C4%25B0N+YAPILACAKLAR.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="199" data-original-width="253" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWlSqBOT7WXEDrfeyf0izRSVtU0QPKQ7MjTbDKTUW0ycLzmxnCbOalTIbOgFPiqVQP-hn_KTzZmsHTjFbTfZMWgqtZ1z1m15001bvFY0g9tDLzQLNXcQWoJN94IgGpH70Ln_ykn3lHHcvD/s1600/%25C3%2587OCU%25C4%259EUNUZUN+%25C3%2596ZG%25C3%259CVEN%25C4%25B0N%25C4%25B0+ARTIRMAK+%25C4%25B0%25C3%2587%25C4%25B0N+YAPILACAKLAR.jpg" /></a></div> <br /> <br /> 1- ONA SIK SIK SÖZ HAKKI VERİN<br /> <br /> 2- KENDİNİ VE DUYGULARINI ''NE DÜŞÜNÜYORSUN , NASIL HİSSEDİYORSUN'' GİBİ SÖZLERLE ANLAMAYA ÇALIŞIN<br /> <br /> 3- O KONUŞURKEN ONUN YÜZÜNE BAKIN VE CİDDİYE ALINDIĞINI HİSSETTİRİN<br /> <br /> 4- ONUN FİKİRLERİNE DEĞER VERDİĞİNİZİ HİSSETTİRİN<br /> <br /> 5- ONUN OLUMLU DAVRANIŞLARINI KESİNLİKLE TAKDİR EDİN<br /> <br /> 6- YAŞINA UYGUN GÖREVLER VERİN<br /> <br /> 7- VERİLEN GÖREVLERDEN SONRA BAŞARISINI TAKDİR EDİN<br /> <br /> 8- ONUN İÇİN ZAMAN AYIRIN<br /> <br /> 9- ONUN İLE DEĞİŞİK KONULARDA SOHBET ETME ORTAMI OLUŞTURUN<br /> <br /> 10- ONUN KORKU VE ENDİŞELERİNE SAYGI DUYUN<br /> <br /> 11- AŞIRI ELEŞTİRİCİ OLMAKTAN VE YARGILAYICI DAVRANMAKTAN KAÇININ<br /> <br /> 12- HATALI DAVRANIŞLARINI KONUŞARAK UYARIN VE ONA DOĞRU OLANI ANLATIN<br /> <br /> 13- BAŞKALARI YANINDA ONU KÜÇÜK DÜŞÜRMEYİN<br /> <br /> 14- ONUN BAŞARISIZLIKLARINI BÜYÜTMEYİN<br /> <br /> 15- BAŞKALARI İLE ONU KIYASLAMAYIN<br /> <br /> 16- KABİLİYETLERİNİ FARKEDİN VE TEŞVİK EDİN<br /> <br /> 17- ONU SOSYAL ORTAMLARDA BULUNMAYA CESARETLENDİRİN<br /> <br /> 18- TOPLULUK İÇERİSİNDE SÖZ ALMASINI TEŞVİK EDİN<br /> <br /> 19- ONU ÇOCUK OLARAK GÖRMEYİP , VARLIĞINI ÖNEMSEYİN<br /> <br /> 20- YAŞINA UYGUN OYUN FAALİYETLERİNİ DESTEKLEYİN<br /> <br /> 21- ONU SIK SIK SEVDİĞİNİZİ SÖYLEYİN<br /> <br /> 22- ONUN İÇİN ÖNEMLİ OLAN ŞEYLERE SİZDE ÖNEM VERİN<br /> <br /> 23- ONUN ÖNEMLİ GÜNLERİNİ UNUTMAYIN<br /> <br /> 24- AİLE İÇİN VAZGEÇİLMEZ BİR KİŞİ OLDUĞUNUN ALTINI ÇİZİN<br /> <br /> 25- ONUN YERİNE YAPMASI GEREKEN ŞEYLERİ SİZ YAPMAYIN<br /> <br /> 26- ONUN AİLE İÇİ BAĞLARININ KUVVETLENMESİNİ SAĞLAYIN<br /> <br /> 27- OLAYLARI HEP OLUMSUZ DEĞERLENDİRMEYİN<br /> <br /> 28- ONUN OKUL HAYATINA VE EĞİTİMİNE ÖNEM VERİN<br /> <br /> 29- SADECE ONUN İÇİN AYIRDIĞINIZ ZAMANLAR OLSUN<br /> <br /> 30- ONUNLA BERABER SOSYAL AKTİVİTELERDE BULUNUN<br /> <br /> 31- YANLIŞ VE UYGUNSUZ CEZALANDIRMADAN KAÇININ<br /> <br /> 32- ONDAN BEKLENTİLERİNİZ ÇOK AŞIRI OLMASIN<br /> <br /> 33- ONUN FARKLI VE GELİŞMEKTE OLAN KİŞİLİK YAPISI OLDUĞUNU UNUTMAYIN<br /> <br /> 34- ONUN İÇİN MUTLU VE HUZURLU BİR AİLE ORTAMI SAĞLAYIN

ÇOCUĞUNUZUN ÖZGÜVENİNİ ARTIRMAK İÇİN YAPILACAKLAR

4-ÇOCUĞUNUZUN ÖZGÜVENİNİ ARTIRMAK İÇİN YAPILACAKLAR 1- ONA SIK SIK SÖZ HAKKI VERİN 2- KENDİNİ VE DUYGULARINI ''NE DÜŞÜNÜYORSUN , NASIL HİSSEDİYORSUN'' GİBİ SÖZLERLE ANLAMAYA ÇALIŞIN 3- O KONUŞURKEN ONUN YÜZÜNE BAKIN VE CİDDİYE ALINDIĞINI HİSSETTİRİN 4- ONUN FİKİRLERİNE DEĞER VERDİĞİNİZİ HİSSETTİRİN …

Devamı »

OKUL BAŞARISI İÇİN

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-6Uz2CAOKQRv2W_4bpsb-qU0_tHPnghovKm4jTpxYXJhlH03yFDbPPqTKd2zDag6PShR0uZHdJZhLMNDhMZgwIH7Mcg2LXhUnyN0fkeUfIoW8Q8shNj-dM71SLZrqJxi8DQqL7VL1kaIe/s1600/OKUL+BA%25C5%259EARISI+%25C4%25B0%25C3%2587%25C4%25B0N.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="514" data-original-width="924" height="178" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-6Uz2CAOKQRv2W_4bpsb-qU0_tHPnghovKm4jTpxYXJhlH03yFDbPPqTKd2zDag6PShR0uZHdJZhLMNDhMZgwIH7Mcg2LXhUnyN0fkeUfIoW8Q8shNj-dM71SLZrqJxi8DQqL7VL1kaIe/s320/OKUL+BA%25C5%259EARISI+%25C4%25B0%25C3%2587%25C4%25B0N.png" width="320" /></a></div> 1- SORUMLULUK DUYGUSUNU ARTIRMAYA ÇALIŞIN<br /> <br /> 2- YAŞINA UYGUN YAPABİLECEĞİ GÖREVLER VERİN<br /> <br /> 3- BAŞARILI OLMUŞ KİŞİLERİ ONA SEVDİRİN VE ÖRNEK GÖSTERİN<br /> <br /> 4- KENDİNE GÜVENMESİNİ SAĞLAYIN<br /> <br /> 5- OKUL ARKADAŞLARI İLE İYİ İLİŞKİLER KURMASINI SAĞLAYIN<br /> <br /> 6- ONDAN YAPAMAYACAĞI ŞEYLERİ İSTEMEYİN<br /> <br /> 7- ONA YAŞINDAN VE OLDUĞUNDAN DAHA KÜÇÜKMÜŞ GİBİ DAVRANMAYIN <br /> <br /> 8- ONUN İLE BİRLİKTE VAKİT GEÇİRİN , KENDİNİ İFADE ETMESİNİ SAĞLAYIN<br /> <br /> 9- UYGUN OLMAYAN ARKADAŞLARINI ONUNLA KONUŞUN<br /> <br /> 10- MADDE KULLANIMINDAN UZAK KALMASINI SAĞLAYIN<br /> <br /> 11- DERS İÇİN YETERLİ VAKİT AYIRMASINDA ONA YARDIMCI OLUN<br /> <br /> 12- ONUN OKUL BAŞARILARINI UYGUN BİR ŞEKİLDE ÖDÜLLENDİRİN<br /> <br /> 13- ONA HER ZAMAN CESARET VERİN , DESTEKLEYİN<br /> <br /> 14- BAŞARISIZLIKLARI İÇİN KONUŞUN , ONU BAŞARIYA MOTİVE EDİN<br /> <br /> 15- ÖĞRETMENİ İLE ONUN HAKKINDA SIK SIK İLETİŞİME GİRİN<br /> <br /> 16- ÖĞRETMENİNİN ONUN HAKKINDAKİ ÖNERİLERİNİ DİKKATE ALIN <br /> <br /> 17- HAYATTA DÜZENLİ VE PROGRAMLI OLMASINA YARDIMCI OLUN<br /> <br /> 18- ONUN STRES FAKTÖRLERİNİ HESABA KATIN , PSİKOLOJİK DURUMUNA DİKKAT EDİN<br /> <br /> 19- AİLE İÇİ HUZURU VE SEVGİ ORTAMINI ONUN İÇİN HAZIRLAYIN<br /> <br /> 20- ANNE VE BABA BİRLİKTE DERSLERİ KONUSUNDA DESTEK OLUN<br /> <br /> 21- DERS ÇALIŞMA HARİCİ ZAMANLARDA DİNLENMESİNİ SAĞLAYIN<br /> <br /> 22- ONU OKUMAYA TEŞVİK EDİN, OKUMA ALIŞKANLIĞI KAZANMASINA YARDIMCI OLUN<br /> <br /> 23- ONA UYGUN DİKKATİNİ DAĞITMAYACAK BİR DERS ÇALIŞMA ORTAMI HAZIRLAYIN<br /> <br /> 24- DİKKATİNİ DEVAM ETTİRME KONUSUNDA EKSİKLİĞİ OLUP OLMADIĞINI KONTROL EDİN<br /> <br /> 25- ONUN KAPASİTESİNDEN DAHA FAZLA BEKLENTİLERE GİRMEYİN<br /> <br /> 26- OKULU SIRADAN BAHANELERLE AKSATMASINA İZİN VERMEYİN , BU DURUMU DENETLEYİN<br /> <br /> 27- DERSLERİNE ENGEL OLABİLECEK İSTEKLERİNİ UYGUN BİR ŞEKİLDE SINIRLAYIN<br /> <br /> 28- ONU DERS VE SINAVLAR KONUSUNDA PANİĞE SEVK ETMEYİN<br /> <br /> 29- HER GÜN DÜZENLİ DERS ÇALIŞMASINI SAĞLAYIN<br /> <br /> 30- DÜZENLİ ÖĞÜNLER ,GIDA ALIMI VE ÇEŞİTLİLİĞİNİ SAĞLAMAYA ÇALIŞIN<br /> <br /> 31- ONUN KABİLİYETLERİNİ YÖNLENDİRİN VE GELİŞMESİNİ SAĞLAYIN<br /> <br /> 31- ONUNLA MÜMKÜN OLDUĞU KADAR NİTELİKLİ ZAMAN GEÇİRİN<br /> <br /> 32- UYKU DÜZENİNİN BOZULMAMASINI SAĞLAYIN<br /> <br /> 33- HAFTA SONLARI VE YAZ TATİLLERİNDE YETERİNCE DİNLENMESİNİ SAĞLAYIN<br /> <br /> 34- OKULDA YOLUNDA GİTMEYEN ŞEYLERE KARŞI UYANIK OLUN<br /> <br /> 35- YAŞITLARI VE BAŞKALARI İLE ONU KIYASLAMAYIN<br /> <br /> 36- ONUN İLE OKUL VE DERSLER HAKKINDA BELLİ ARALARDA DURUM DEĞERLENDİRMESİ YAPIN<br /> <br /> 37- ONU ARKADAŞLARI İLE REKABETE SÜRÜKLEMEYİN<br /> <br /> 38- ÇOK AŞIRI DERS ÇALIŞMASINI SINIRLAYIN<br /> <br /> 39- ONUN HOBİLERİNİ ARTIRIN , DERS DIŞINDA HOBİLERİ İLE İLGİLENMESİNİ SAĞLAYIN<br /> <br /> 40- ONUN HER ZAMAN İÇİN YANINDA OLDUĞUNUZU DEVAMLI HİSSETTİRİN<br /> <br /> 41- KÜÇÜK PROBLEMLER BÜYÜMEDEN ZAMANINDA MÜDAHALE EDİN<br /> <br /> 42- DERS ÇALIŞIRKEN BELLİ ARALARLA DİNLENMESİNİ SAĞLAYIN<br /> <br /> 43- DEFTER VE KİTAPLARINI DÜZENLİ VE TEMİZ KULLANMASINI SAĞLAYIN<br /> <br /> 44- KAPASİTESİNİN ALTINDA UYARI DÜZEYİ DÜŞÜK BİR SINIFTA İSE OKUL İLE DURUMUNU GÖRÜŞÜN<br /> <br /> 45- BAZI DERSLERDE BİRLİKTE ÇALIŞARAK ONA DESTEK OLUN<br /> <br /> 46- ÇOCUĞUNUZUN GÖRME VE İŞİTME PROBLEMİ OLUP OLMADIĞINI DEĞERLENDİRİN<br /> <br /> 47- BEKLENENİN ÇOK ALTINDA BAŞARI DURUMUNDA ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNE DİKKAT EDİN<br /> <br /> 48- SPORTİF FAALİYETLER İLE DERS DIŞI DİNLENMESİNİ SAĞLAYIN<br /> <br /> 49- OKUL İÇİ SOSYAL ETKİNLİKLERDE ONU CESARETLENDİRİN<br /> <br /> 50- AİLEYİ ETKİLEYEN STRES ETKENLERİNİN OKUL BAŞARISINI DÜŞÜRECEĞİNİ UNUTMAYIN<br /> <br /> 51- ANNE VE BABANIN YALNIZ BİRİNİN OKUL KONUSUNDA DESTEĞİNİN TAM OLARAK YETERLİ GELMEYECEĞİNİ , HER İKİ EBEVEYNİN BİRLİKTE GEREKEN ÖNEMİ VERMESİ GEREKTİĞİNİ UNUTMAYIN<br /> <br /> 52- ONUN ZİHİNSEL YETENEĞİNİN EZBER VE TAKLİTE GÖRE DEĞİL , MANTIK VE ÜRETKENLİĞE DAYALI OLMASI KONUSUNDA YÖNLENDİRİN

OKUL BAŞARISI İÇİN

1- SORUMLULUK DUYGUSUNU ARTIRMAYA ÇALIŞIN 2- YAŞINA UYGUN YAPABİLECEĞİ GÖREVLER VERİN 3- BAŞARILI OLMUŞ KİŞİLERİ ONA SEVDİRİN VE ÖRNEK GÖSTERİN 4- KENDİNE GÜVENMESİNİ SAĞLAYIN 5- OKUL ARKADAŞLARI İLE İYİ İLİŞKİLER KURMASINI SAĞLAYIN 6- ONDAN YAPAMAYACAĞI ŞEYLERİ İSTEMEYİN 7- ONA YAŞINDAN VE OLDUĞU…

Devamı »

GELİŞİM SÜRECİ

0-3 AY GELİŞİM SÜRECİ<br /> <br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxk8H9z4xmDAiaw9dgEB5msZBXtQ5PyvjkjGGU1VcduOH09dviCSBlswmCZNNW4OvmiJk-qTkfCGiyb_q9A1_YOTSqiCkJF9nUcL3JYXIr8B3k9n-p6Xf41SPMUWT98P0h50V7vN3gZC32/s1600/1539265205.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="497" data-original-width="850" height="187" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxk8H9z4xmDAiaw9dgEB5msZBXtQ5PyvjkjGGU1VcduOH09dviCSBlswmCZNNW4OvmiJk-qTkfCGiyb_q9A1_YOTSqiCkJF9nUcL3JYXIr8B3k9n-p6Xf41SPMUWT98P0h50V7vN3gZC32/s320/1539265205.jpg" width="320" /></a></div> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> ALGISAL GELİŞİMİ <br /> DİL GELİŞİMİ <br /> SOSYAL GELİŞİMİ<br /> <br /> <br /> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Yeni doğan bebek karnından tutularak havada tutulduğunda başı öne düşer,<br /> ¨ Beşikten kaldırıldığında baş desteklenmezse gevşek kalır ve düşer,<br /> ¨ Yüzükoyun bırakıldığında başını sağa ya da sola çevirebilir,<br /> ¨ Kol ve bacaklarında ani hareketler ve duruş değişiklikleri gösterir,<br /> ¨ Oturur konuma geçirilmeye çalışıldığında başı belirgin bir biçimde geride kalır,<br /> ¨ Avuçlarında ve elinin tamamında yakalama refleksleri görülür,<br /> ¨ 1.ayında çenesini yerden ve yataktan kaldırabilir,<br /> ¨ 2.ayında yakınındaki nesnelere uzanır,<br /> ¨ Kollarını simetrik olarak sallayabilir,<br /> ¨ Başı çok az geride kalır ya da hiç kalmaz,<br /> ¨ Yüzükoyun konumda önkollarından destek alarak başını ve üst göğsünü iyice yukarı kaldırabilir,<br /> <br /> <br /> ALGISAL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Yeni doğan bebek görme alanı içindeki parlak cisimleri fark edebilir,<br /> ¨ Yeni doğan bebek anne sesini diğer seslerden ayırt edebilir,<br /> ¨ ¨ Yeni doğan bebek sese tepki verir ve başını sesin geldiği yöne çevirebilir,<br /> ¨ Yeni doğan bebek dört basit tadı(tatlı, ekşi, acı, tuzlu) algılayabilir,<br /> ¨ 1-2 haftalık bebek annesinin ten kokusunu diğer kokulardan ayırabilir,<br /> ¨ 3.haftadan itibaren meme emerken annesinin yüzünü incelemeye başlar,<br /> ¨ 2.ayında annesinin yüzünü diğer yüzlerden ayırabilir,<br /> ¨ Yavaş hareket eden bir nesneyi takip eder,<br /> ¨ 2.ayın sonunda sadece annesinin memesini emer,<br /> ¨ 3.ayında objenin nerede olduğu ile değil ne olduğu ile ilgilenir,<br /> ¨ Çevresine bakabilmek için başını amaçlı olarak çevirir,<br /> ¨ Yüzü önünde kendi elleri ve parmaklarıyla oynar,<br /> ¨ Kendisiyle konuşulduğunda bazen de yalnızken zevkle kendi kendine sesler çıkarır,<br /> ¨ Sesin kaynağını aramak için başını sağa sola hareket ettirebilir,<br /> <br /> DİL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Yeni doğan bebek ağlarken, kısa ve derin soluklar alırken konuşmanın temelini oluşturur,<br /> ¨ Ağlama sırasında seslerin çıkarılması için gerekli çene ve dil hareketlerini tekrarlayarak ses ve solunum düzenleme becerisi kazanır,<br /> ¨ 2.ayın sonundan itibaren daha az ağlamaya başlar,<br /> ¨ Rahat ve hoşnut durumlarında kumru gibi sesler çıkarır,<br /> <br /> <br /> SOSYAL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Yeni doğan bebeğin yüz ifadesi belirsiz ve anlamsızdır,<br /> ¨ 5-6 haftalıkken sosyal gülümseme ve tepki biçimindeki sesli ifadeleri gelişir,<br /> ¨ 3. aya doğru tanıdık durumlara tepki vermeye başlar. Yemek, banyo, vb. gibi faaliyetlere ilişkin hazırlıkları fark eder ve tepki verir,<br /> <br /> 3-6 AY GELİŞİM SÜRECİ<br /> <br /> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> ALGISAL GELİŞİMİ <br /> DİL GELİŞİMİ <br /> SOSYAL GELİŞİMİ<br /> <br /> <br /> <br /> <br /> MOTOR GELİŞİM<br /> <br /> ¨ Sırtüstü konumdayken ayaklarına bakmak için başını kaldırabilir,<br /> ¨ Destekle oturur ve çevresine bakmak için başını bir yandan öbür yana çevirebilir,<br /> ¨ Bacaklarını birbiri ardına hareket ettirerek güçlü tekmeler atabilir,<br /> ¨ Yüzükoyun durumda sırtüstü konuma; sırtüstü konumdan yüzükoyun duruma geçebilir,<br />   ¨ Sert bir zeminde ayakta tutulduğunda ağırlığını ayaklarına verip etkin bir biçimde aşağı-yukarı zıplar,<br /> <br /> <br /> ALGISAL GELİŞİM<br /> <br /> ¨ Gözler birlikte hareket eder,<br /> ¨ 15-30 cm yakınlığındaki nesnelere dikkatle bakar ve aynı anda onları tutabilmek için ellerini uzatır,<br /> ¨ 3m uzaklıktaki topların yuvarlanışını izler,<br /> ¨ Oyuncağını bir elinden diğerine geçirebilir,<br /> ¨ Avuçlarıyla kavrarken bütün elini kullanır,<br /> ¨ Anlamlı bir ilgi ve dikkatle  yetişkinin odada yaptıklarını izler<br /> ¨ Hangi sesin kime ait olduğunu bulabilir,<br /> <br /> <br /> DİL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Şarkımsı ya da tek ve iki heceli ifadelerle hoş ve uyumlu sesler çıkarır,<br /> ¨ Kendi kendine neşe çığlıkları atar,<br /> ¨ ‘Ba da’, ‘ba ga’ gibi iki sesli sözcükleri ayırt eder,<br /> <br /> <br /> SOSYAL GELİŞİM<br /> <br /> ¨ Bu dönemde eline aldığı her şeyi ağzına götürür,<br /> ¨ Kendisine çıngırak verildiğinde hemen elini uzatır ve ses çıkarması için anlamlı bir biçimde sallamaya başlar,<br /> ¨ Yabancılara yakın davranır ama zaman zaman özellikle annesi yanında olmadığında hafif bir utangaçlık ve endişe gösterebilir,<br /> 6-9 AY GELİŞİM SÜREÇLERİ<br /> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> ALGISAL GELİŞİMİ <br /> DİL GELİŞİMİ <br /> SOSYAL GELİŞİMİ<br /> BİLİŞSEL GELİŞİMİ<br /> <br /> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Desteksiz olarak 10-15dak oturabilir,<br /> ¨ Dengesini yitirmeden yerde duran oyuncağını almak için öne doğru eğilebilir,<br /> ¨ Yerde yuvarlanarak bedenini bir yandan diğer yana döndürerek ya da kıvrıla kıvrıla ilerler,<br /> ¨ Emeklemeye çalışır,<br /> ¨ Desteği tutarak ayağa kalkabilir ancak tekrar yere oturamaz, geriye doğru düşüp yere çarpar,<br /> <br /> <br /> ALGISAL GELİŞİM<br /> <br /> ¨ İnsanlara, nesnelere ve çevresinde olup bitenlere görsel açıdan büyük ilgi duyar,<br /> ¨ İşaret parmağını kullanarak daha uzaktaki nesneleri gösterebilir,,<br /> ¨ Oyuncağını durduğu yerden alır ama kendi istemiyle yere koyamaz,<br /> ¨ Bir bölümü gizlenmiş oyuncağını bulabilr,<br /> <br /> <br /> DİL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ İlgi çekmek için bağırır,<br /> ¨ ‘Hayır’ ve ‘güle güle’ sözlerini anlar,<br /> ¨ Oyunumsu sesler çıkararak yetişkinleri taklit edebilir,<br /> ¨ Tek heceli sözcükleri sıkça kullanır,<br /> ¨ Müzik oyunları oynayabilir; basit hayvan seslerini taklit eder. Örn. ‘möö’, ‘miyav’, ‘havv’ gibi,<br /> ¨ ‘Baba’, ‘dede’ gibi heceleri birleştirebilir,<br /> <br /> <br /> SOSYAL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Yabancılarla tanıdık kişiler arasında belirgin bir biçimde ayrım yapar,<br /> ¨ Kızdığında ya da herhangi bir şeye karşı koyduğunda bu durumdan hoşnutsuzluğunu belirten sesler çıkartır,<br /> ¨ Çıngırağını sallayarak veya masaya vurarak zil çalma eylemini taklit eder,<br /> <br /> <br /> BİLİŞSEL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Nesnenin sürekliliğini anlar,<br /> ¨ Saklanmış olan nesneleri aramaya başlar,<br /> ¨ İlk kez tümüyle zekalı davranışlar gösterir,<br /> ¨ Amaçlı eyleme geçer; engeli kaldırmak ya da yolunu değiştirmek gibi,<br /> 9-12 AY GELİŞİM SÜREÇLERİ<br /> <br /> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> ALGISAL GELİŞİMİ <br /> DİL GELİŞİMİ <br /> SOSYAL GELİŞİMİ<br /> BİLİŞSEL GELİŞİMİ<br /> <br /> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Yerde uzun süreli oturabilir,<br /> ¨ Yatar konumdan oturur pozisyona geçebilir,<br /> ¨ Emekler ya da kalçası üzerinde kendini sürükleyerek ilerler,<br /> ¨ Koltuk gibi bir desteğe tutunarak ayağa kalkıp tekrar oturabilir,<br /> ¨ Emekleyerek merdivenlerden yukarı çıkabilir,<br /> ¨ Tek başına desteksiz yürüyebilir,<br /> <br /> <br /> ALGISAL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Oyuncaklarını bilerek düşürür ve yere düşüşlerini izler,<br /> ¨ Çevresinde ilgisini çeken şeyleri işaret parmağıyla gösterir ve ister,<br /> ¨ 6m’den veya daha uzaktan kendisine doğru gelen tanıdığı kişileri ayırt edebilir,<br /> ¨ Her iki elini serbestçe kullanabilir,<br /> ¨ Üç parmak kavrayışıyla her iki elinde küpler tutabilir,<br /> ¨ Kendi ismini bilir ve seslenildiğinde doğru yöne döner,<br /> ¨ Günlük konuşmalarda kullanılan çeşitli sözcükleri anladığını belli eder,<br /> ¨ Kendisinden istenilen bazı nesneleri yetişkine verebilir. Örn. top,ayakkabı,kaşık vb.<br /> <br /> <br /> DİL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Seslerin sayı ve çeşitlerinde gelişme görülür,<br /> ¨ Gerçek sözcüklerin yerine semboller geliştirerek onları kullanır. Örn. su için du , araba için düt, tren için çuf çuf gibi,<br /> <br /> <br /> SOSYAL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Kendi kaşığını tutabilir ama henüz kullanamaz,<br /> ¨ Giyinirken kolunu ve bacağını uzatarak giydirene yardımcı olur,<br /> ¨ Kendisine gösterildiğinde küplerini kutunun içine koyup çıkarabilir,<br /> ¨ Tanıdığı yetişkinin kendisini görebileceği ve duyabileceği bir yerde bulunmaktan hoşlanır,<br /> ¨ Tanıdıklarına sevgi göstererek yaklaşır,<br /> ¨ ‘Güle güle’ anlamında el sallayabilir<br /> <br /> <br /> BİLİŞSEL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Yeni araçlar keşfeder,<br /> ¨ Kendi kendine yemek yeme denemelerine girişir,<br /> ¨ Tekrarlanan hareketlerde değişiklikler yapmaya başlar,<br /> ¨ Deneme yanılma yollarını basit olarak kullanabilir,<br /> <br /> 2-18 AY GELİŞİM SÜREÇLERİ<br /> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> ALGISAL GELİŞİMİ <br /> DİL GELİŞİMİ <br /> SOSYAL GELİŞİMİ<br /> GRAFİK GELİŞİMİ<br /> BİLİŞSEL GELİŞİMİ<br /> <br /> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Güvenli bir biçimde yürür; güvenle adım atmaya başlayıp durabilir,<br /> ¨ Dikkatle koşar ancak önüne bir engel çıktığında engeli aşamaz,<br /> ¨ Yürürken büyük bir bebeğini ya da ayısını taşıyabilir,<br /> ¨ Yetişkin sandalyesine çıkıp oturabilir,<br /> ¨ Destekle merdivenlerden inebilir,<br /> <br /> <br /> ALGISAL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Kendisine gösterildiğinde üç küpü üst üste koyup kule yapabilir,<br /> ¨ Birkaç sayfayı birden çevirir,<br /> ¨ Kolay anlaşılır resimli kitapları inceler,<br /> ¨ Kalemi ortadan veya ucundan avucu ile tutar,<br /> ¨ Tek elini daha sık kullanmaya başlar,<br /> ¨ 3m uzaklıkta yuvarlanan toplarını izler ve geri getirmek için peşinden gider,<br /> ¨ Oyun oynarken yüksek sesle ve anlaşılmaz bir biçimde kendi kendine konuşur,<br /> ¨ Erişmeye çalıştığı nesneleri parmağıyla gösterip yüksek tonda ısrarlı seslerle ister,<br /> ¨ Çocuk şarkılarına eşlik etmeye çalışır,<br /> ¨ Basit emirlere uyar söz dinler,<br /> <br /> <br /> DİL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Basit sorular sormaya başlar. Örn. ‘nereye gitti’,<br /> ¨ Basit zamirleri kullanmaya başlar,<br /> ¨ Konuşurken sırasını beklemeyi öğrenmiştir,<br /> ¨ Sözcüklerin tam söylenişinde bazı hatalar yapar, ‘tren’ yerine ‘tyen’ gibi<br /> ¨ Anladığı sözcük sayısı kullandığı sözcük sayısından daha fazladır,<br /> ¨  Yaklaşık 30 sözcüğü düzenli olarak kullanabilir,<br /> <br /> <br /> SOSYAL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Kaşığını tutar ve yemeğini dökmeden ağzına götürür,<br /> ¨ Bardağı iki eliyle kavrar üstüne veya çevresine dökmeden içebilir,<br /> ¨ Ayakkabılarını,çoraplarını ve şapkasını çıkarabilir ancak giyemez,<br /> ¨ Tuvalet ihtiyacını huzursuzluğuyla ya da sesli anlatımlarla önceden haber vermeye başlar,<br /> ¨ Oyuncaklarını artık ağzına götürmez,<br /> ¨ Oyun sırasında veya kızdığında oyuncaklarını yere atar,<br /> ¨ Basit günlük etkinlikleri taklit eder. Örn. bebeğine yemek yedirmek gibi,<br /> ¨ Küçük nesneleri kutuya koyup çıkarabilir,<br /> ¨ Başta annesi olmak üzere tanıdık kişilere duygusal olarak bağlanmıştır,<br /> <br /> <br /> GRAFİK GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ 18 aylık bebek tek eliyle ya da iki eliyle karalamalar yapmaya başlamıştır,<br /> ¨ Kağıda büyük ve küçük noktalar koyabilir,<br /> <br /> <br /> BİLİŞSEL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ İlk düşünme belirtileri görülmeye başlar,<br /> ¨ Kendisini kontrol ederek hareket eder,<br /> ¨ Nesne devamlılığını tamamıyla kazanmıştır,<br /> ¨ Nesnenin sembolünü zihninde saklayabilmektedir,<br /> 2 YAŞ GELİŞİM SÜREÇLERİ<br /> <br /> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> ALGISAL GELİŞİMİ <br /> DİL GELİŞİMİ <br /> SOSYAL GELİŞİMİ<br /> BİLİŞSEL GELİŞİMİ<br /> <br /> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Ayağının tümünü kullanarak sağlam adımlarla güvenlik içinde koşar,kolaylıkla durup yeniden koşmaya başlayabilir,<br /> ¨ Alçak bir basamaktan aşağı atlayabilir,<br /> ¨ Dengesini yitirmeden çömelebilir ve ellerini kullanmadan yeniden ayağa kalkabilir,<br /> ¨ Mobilyaların üzerine çıkıp yeniden aşağıya inebilir,<br /> ¨ Parmaklığa veya duvara tutunarak merdivenlerden çıkabilir ve aşağı inebilir,<br /> ¨ Büyük bir topa tekmeyle vurmaya çalıştığında topun üstüne yürür,<br /> ¨ Üç tekerlekli bisiklete oturur ama pedalları kullanamaz,<br /> ¨ Çocuk bahçesinde bulunan bazı kolay aletlere tırmanabilir,<br /> ¨ Büyük oyuncakları kolaylıkla itip çekebilir,ama önüne bir engel çıktığında oyuncağı yönlendirmede güçlük çeker,<br /> ¨ Aldığı nesneleri yerine koyabilir,<br /> ¨ Küçük şekerlerin paketlerini büyük bir beceriyle açabilir,<br /> ¨ Tahta küplerle altılı ve sekizli kuleler yapar,<br /> ¨ Kalemi başparmağı ve ilk iki parmağını kullanarak ucuna yakın bir yerden tutar,<br /> ¨ Kendiliğinden hem dairesel hem de ileri geri karamalar yapar,<br /> ¨ Sayfaları tek tek çevirebilir,<br /> <br /> <br /> ALGISAL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Resimli kitaplara bakmaktan çok hoşlanır,<br /> ¨ Fotoğraflarda tanıdığı yetişkinleri ayırt edebilir,<br /> ¨ 3m uzaklıktaki çok küçük oyuncakları görür ve isimlendirebilir,<br /> ¨ İki ya da daha çok sözcüğü bir araya getirerek basit cümleler oluşturabilir,<br /> ¨ Sürekli olarak nesnelerin ve insanların isimlerini sorar,<br /> ¨ Oyun oynarken kendi kendine konuşur ama konuşmalarının çoğu hala başkalarınca anlaşılmaz,<br /> ¨ Çocuk şiirlerine ve şarkılarına eşlik eder,<br /> ¨ İstenildiğinde saçını,elini, burnunu, gözünü, ağzını, ayaklarını doğru olarak gösterir,<br /> ¨ Basit yönergeleri yerine getirebilir,<br /> ¨ Her iki gözü ayrı ayrı kapatıldığında iğne,sicim gibi nesneleri eline alabilir,<br /> ¨ Resimli kitaplardaki çok ince ayrıntılara dikkat edebilir,<br /> ¨ Artık fotoğrafta kendini tanımaya başlamıştır,<br /> ¨ İsmini tümüyle bilir,<br /> ¨ Heyecanlandığında herhangi bir şeye büyük bir istek duyduğunda kekeleme görülebilir,<br /> ¨ Basit birkaç çocuk şarkısı söyleyebilir,<br /> <br /> <br /> <br /> DİL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Bildiği 50 veya daha fazla sözcüğü kullanır ve pek çoğunu anlar,<br /> ¨ İsim ve nesnelere ait hızla oluşan bir sözcük hazinesi oluşmaktadır,<br /> ¨ Düşünce süreçleri gelişmektedir, ama hala sistematiklik kazanamamıştır,<br /> ¨ Durmaksızın konuşurlar,<br /> ¨ Kurduğu cümlelerin yapısı çocuksu özellikler taşır,<br /> ¨ Sorduğu sorulara kısa ve basit yanıtlar beklemektedir,<br /> ¨ 2,5 yaşa doğru kullandığı sözcük sayısı 200 ya da daha fazla olabilir,<br /> ¨ Ben, beni/bana, ve sen zamirlerini doğru olarak kullanabilir,<br /> <br /> <br /> <br /> SOSYAL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ ¨ ¨ Üstüne dökmeden kaşıkla yemek yiyebilir,<br /> ¨ Güçlük çekmeden bardağı eline alır, içer ve yeniden yerine koyabilir,<br /> ¨ Şapkasını ve ayakkabısını giyebilir,<br /> ¨ Tuvalet gereksinimini uygun zamanda dile getirip haber verebilir,<br /> ¨ Evin içinde annesinin peşinde dolaşır ve eve ilişkin etkinlikleri oyunları aracılığıyla taklit eder,<br /> ¨ Aşırı duygulanma, yorgunluk ya da korku durumunda anne /babaya sıkıca sarılır,<br /> ¨ İsteklerinin anında yerine getirilmesini ister,<br /> ¨ Sahip olduğu şeyleri korur,<br /> ¨ 2,5 yaşına doğru çatal kullanmaya başlayabilir,<br /> ¨ Son derece canlı ve etkindir, yerinde duramaz, sürekli olarak hareket eder,engellendiğinde karşı çıkar,<br /> ¨ Çevredeki olası tehlikelere karşı duyarlı değildir,<br /> ¨ Engellendiğinde öfke nöbetleri geçirebilir,<br /> ¨ Rol ağırlıklı dramatik oyunlar oynar,<br /> <br /> <br /> <br /> BİLİŞSEL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Nesneleri tam olarak sembolize etmeye başlamıştır,<br /> ¨ Bir sembolle bu sembolün temsil ettiği nesne arasındaki ilişkiyi anlamaya başlamıştır,<br /> ¨ Bu yaştaki çocuğa göre hareket eden her şey canlıdır(animizim),<br /> <br /> 3 YAŞ GELİŞİM SÜREÇLERİ<br /> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> ALGISAL GELİŞİMİ <br /> DİL GELİŞİMİ <br /> SOSYAL GELİŞİMİ<br /> <br /> <br /> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Merdivenden yukarı ayak değiştirerek çıkar ve aşağı inerken her basamakta iki ayağını bitiştirir,<br /> ¨ Alt basamaklardan atlayabilir,<br /> ¨ Koşarken ve büyük oyuncakları iti çekerken önüne çıkan engelleri aşabilir, köşeleri dönebilir,<br /> ¨ Pedalları kullanarak üç tekerlekli bisiklete binebilir,<br /> ¨ Parmak ucunda durabilir ve yürüyebilir,<br /> ¨ Ayak bileklerini çapraz koyarak oturabilir,<br /> ¨ Her iki elini işbirliği içinde ustaca kullanabilir,<br /> ¨ 9 ve daha fazla küple kule yapabilir,<br /> ¨ İpliğe büyük tahta boncuklar dizebilir,<br /> ¨ Makas kullanabilir,<br /> ¨ Kalemi sık kullandığı eliyle başparmağı arasında ucuna yakın tutar ve el hareketlerine egemen bir biçimde ustaca kullanabilir,<br /> <br /> <br /> ALGISAL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Konuşurken ses tonunu duruma göre değiştirebilir,<br /> ¨ Adını, soyadını, cinsiyetini ve yaşını söyleyebilir,<br /> ¨ Öyküleri büyük bir dikkatle dinler,<br /> ¨ Bildiği birkaç çocuk şiirini ezbere okuyabilir,<br /> ¨ 10’a kadar ya da daha fazla ezbere sayabilir,<br /> ¨ ‘Ne’, ‘nerede’, ‘kimle’ başlayan pek çok soru sorar,<br /> <br /> <br /> DİL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Cümleleri daha gramatik hale gelmiştir,<br /> ¨ 300 civarında kelime bilmekte ve kendi kendine uzun süren konuşmalar yapmaktadır,<br /> ¨ Yeni kelimelere karşı büyük bir istek ve ilgi duyar,<br /> ¨ ‘Ve’ kelimesini kullanmakta ve düşüncelerini ekleyebilmektedir,<br /> ¨ Zamir ve bazı basit edatları uygun biçimde kullanabilir,<br /> <br /> <br /> SOSYAL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Yemek yerken kaşık ve çatalı rahatça kullanabilir,<br /> ¨ Ellerini yıkayabilir ancak tam olarak kurutamaz,<br /> ¨ Pantolonunu ve şortunu indirebilir ve yeniden çekebilir ancak düğme ilikleme ve fermuar çekmede yardıma ihtiyaç duyar,<br /> ¨ Geceleri altını ıslatmaz,<br /> ¨ Çevresindekilere sevgi ve güvenle yaklaşır,<br /> ¨ Ev işleri, bahçe işleri, alış-veriş gibi etkinliklerde yetişkine yardımcı olmaktan çok hoşlanır,<br /> ¨ Çevreyi derli toplu tutmaya özen gösterir,<br /> ¨ Oyun sırasında kendi kendine konuşma giderek azalır ve yerini başkalarıyla konuşma alır,<br /> ¨ Başka çocuklarla uyum içinde oynayabilir,<br /> 4 YAŞ GELİŞİM SÜREÇLERİ<br /> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> ALGISAL GELİŞİMİ <br /> DİL GELİŞİMİ <br /> SOSYAL GELİŞİMİ<br /> <br /> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Ayak değiştirerek büyük bir rahatlıkla merdivenlerden inip çıkabilir,<br /> ¨ Beden hareketlerini istediği gibi ustalıkla yönlendirebilir,<br /> ¨ Merdivenlere ve ağaçlara tırmanabilir,<br /> ¨ Parmak ucunda durabilir, yürüyebilir ve koşabilir,<br /> ¨ Üç tekerlekli bisiklete binmede ustalaşmıştır,<br /> ¨ Dizlerini kırmadan yerdeki nesneleri alabilir,<br /> ¨ Topu atma, yakalama, zıplatma, tekmeyle vurma gibi becerileri içeren top oyunlarında ustalaşmıştır,<br /> ¨ Küçük tahta boncukları ipe dizebilir,<br /> ¨ Kalemi yetişkin gibi tutar ve başarıyla kullanır,<br /> <br /> <br /> ALGISAL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Yakın geçmişteki olayları, olup bitenler arasında ilişki kurarak anlatabilir,<br /> ¨ Ev adresini söyleyebilir,<br /> ¨ Nesneleri ismini söylediği nesneye dokunup nesne-sözcük arasında birebir eşleme yapabilir,<br /> ¨ Şakalardan, fıkralardan zevk alır, uygunsuz sözlerden, ifadelerden ve argodan hoşlanır,<br /> <br /> <br /> <br /> DİL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Konuşması dilbilgisi kurallarına uyar ve tümüyle anlaşılabilir bir hale gelmiştir,<br /> ¨ ‘Neden?’, ‘ne zaman?’, ‘nasıl?’, ‘niçin?’, sorularıyla sözcüklerin anlamlarını ısrarla sorar,<br /> ¨ Uzun öyküleri dinler ve gerçekte var olanla düş ürününü zaman zaman karıştırarak anlatır,<br /> <br /> <br /> <br /> SOSYAL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Ellerini yıkar, kurular ve dişlerini fırçalayabilir,<br /> ¨ Genelde çok daha bağımsız ve oldukça inatçıdır;kendi isteğiyle hareket eder,<br /> ¨ İsteklerine karşı gelindiğinde, yetişkinlere uygunsuzca, kaba bir üslupla konuşabilir ve oyun arkadaşlarıyla kavga edebilir,<br /> ¨ Evin dışında işe yarar her türlü malzemeyle bir şeyler üretmeye, oluşturmaya çalışarak yaratıcılığını sergiler,<br /> ¨ Dramatik oyunu ve çeşitli giysiler giyip kılıktan kılığa girmeyi çok sever;sıklıkla bu oyunları oynamayı tercih eder,<br /> ¨ Paylaşma ve oyun sırasında sıra bekleme anlayışı gelişmiştir,<br /> ¨ Küçük kardeşlerine ilgi gösterir sevgiyle yaklaşır,<br /> 5 YAŞ GELİŞİM SÜREÇLERİ<br /> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> ALGISAL GELİŞİMİ <br /> DİL GELİŞİMİ <br /> SOSYAL GELİŞİMİ<br /> BİLİŞSEL GELİŞİMİ<br /> <br /> <br /> MOTOR GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ İnce bir çizgi üstünde kolaylıkla yürüyebilir,<br /> ¨ Çevik bir biçimde parmak uçlarında koşabilir,<br /> ¨ Ayak değiştirerek sıçrayabilir,<br /> ¨ Hareketleri müziğin ritmine uygundur,<br /> ¨ Tek ayağı ile 2-3m öteye sıçrayabilir,<br /> ¨ Dizlerini bükmeden öne eğilip parmak uçlarına dokunabilir,<br /> ¨ Örneğe bakarak 6 küple 3 basamaklı merdiven yapabilir,<br /> ¨ Büyük gözlü iğnelere ipliği kendi başına geçirir ve gerçek anlamda (birkaç ilmik) dikiş dikebilir,<br /> ¨ Yazıp çizerken, resim yaparken, kalemleri ve boya fırçalarını ustaca kullanabilir,<br /> <br /> <br /> ALGISAL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ Konuşması oldukça akıcıdır,dil bilgisi kurallarına uyan ifadeler içerir,<br /> ¨ Ezbere şiir okumaktan ya da çocuk şarkıları, çeşit çeşit tekerlemeler söylemekten hoşlanır,<br /> ¨ Kendine öykü okunması veya anlatılması çok hoşuna gider, sonradan kendi başına öyküyü tam ayrıntılarıyla oyununda canlandırır,<br /> ¨ Somut isimleri nesneyi kullanarak tanımlar,<br /> ¨ Şaka, fıkra, bilmece ve tekerleme gibi söz oyunlarından zevk alır,<br /> <br /> <br /> DİL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ 5 yaşındaki çocuk hep konuşmak ister,<br /> ¨ Yetişkinler gibi uzun cümleler kurmaya çalışır,<br /> ¨ Bilgisini arttırmak için sorular sorar,<br /> ¨ Dil bilgisi kurallarına uygun konuşur,<br /> ¨ Her şeyin ‘neden’ ve ‘niçin’i ile ilgilenir,<br /> ¨ Söylemek istediğini dile getirmeden önce düşünür,sonra söyler,<br /> <br /> <br /> <br /> <br /> SOSYAL BECERİLERİ<br /> <br /> ¨ Ellerini, yüzünü yıkayıp kurulayabilir ama bedeninin diğer bölümlerini yıkarken yardıma ihtiyaç duyar,<br /> ¨ Genelde daha aklı başında ve bağımsızdır; daha kontrollü ve duyarlı bir yaklaşım içindedir,<br /> ¨ Kendi başına giyinip soyunabilir,<br /> ¨ Düzenli ve temiz olması gerektiğini kavrayabilir ancak yine de sürekli olarak anımsatılmalıdır,<br /> ¨ Grup oyunlarını tercih eder,<br /> ¨ Ev dışında daha mutlu olur,<br /> ¨ Arkadaşlarını kendi seçer,<br /> ¨ Yetişkinler ve kendinden büyükler yerine yaşıtlarıyla birlikte olmaktan hoşlanır,<br /> ¨ Saati ve saatin güniük programla ilişkisini anlayabilir,<br /> <br /> <br /> <br /> BİLİŞSEL GELİŞİMİ<br /> <br /> ¨ 2-7 yaşları arasındaki bu bilişsel gelişim evresindeki çocukların büyük bölümü ayrıntıları dikkate almadan genel olarak algılar ve ilişkisiz obje ve kavramları bütünleştirebilir,<br /> ¨ 5 yaş çocuğu her şey arasında her türlü ilişkiyi kurabilir,<br /> ¨ Parçayla bütünü aynı zamanda düşünemez,<br /> ¨ Zihinsel kıyaslama yapamazlar,<br /> ¨ Eylemlerinde, düşüncelerinde, bakış açılarında benmerkezlidir, Toplumsal yönelim tam biçimini ancak 7-8 yaşlarında alır,<br /> ¨  İşlem öncesi çocuk, başkalarının görüşüyle; dünyanın ne olduğunu düşünmez,<br /> ¨ Mantık henüz gelişmemiştir,<br /> ¨ Her şeyi kendine göre değerlendirdiği bu düşünce çağında çocuk ‘bazı’ ve ‘hepsi’ ayrımını yapamaz,

GELİŞİM SÜRECİ

0-3 AY GELİŞİM SÜRECİ MOTOR GELİŞİMİ ALGISAL GELİŞİMİ DİL GELİŞİMİ SOSYAL GELİŞİMİ MOTOR GELİŞİMİ ¨ Yeni doğan bebek karnından tutularak havada tutulduğunda başı öne düşer, ¨ Beşikten kaldırıldığında baş desteklenmezse gevşek kalır ve düşer, ¨ Yüzükoyun bırakıldığında başını sağa ya da…

Devamı »

ÇOCUKLARDA GÖZ KAYMASI- ŞAŞILIK

ÇOCUKLARDA GÖZ KAYMASI- ŞAŞILIK<br /> Şaşılık Nedir?<br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4T2wfWg3qJVjlFYCkItweIhzfyMlE1v5tC7C7AvXwbe9A3KN40c0yj7tOlVkkp4Wu-tpytiqnWLW2mnaYKlV5LUkaR0RqXXMTqDzWKILEEl5hhgQpDc34i5tpU26LU3mhi9wL2mKre159/s1600/%25C3%2587OCUKLARDA+G%25C3%2596Z+KAYMASI-+%25C5%259EA%25C5%259EILIK.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="313" data-original-width="625" height="160" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4T2wfWg3qJVjlFYCkItweIhzfyMlE1v5tC7C7AvXwbe9A3KN40c0yj7tOlVkkp4Wu-tpytiqnWLW2mnaYKlV5LUkaR0RqXXMTqDzWKILEEl5hhgQpDc34i5tpU26LU3mhi9wL2mKre159/s320/%25C3%2587OCUKLARDA+G%25C3%2596Z+KAYMASI-+%25C5%259EA%25C5%259EILIK.jpg" width="320" /></a></div> Şaşılık (göz kayması) gözlerin birbirine paralel bakmaması durumudur. Doğuştan olabileceği gibi daha ileri yaşlarda da görülebilir. Gözlerde kayma sürekli olmayabilir, çocuk dikkatle yakın bir nesneye baktığında ya da uykusuz, yorgun, ateşli olduğu zamanlarda çıkabilir. Bazı çocuklar güneşte kaymaları arttığı için rahatsız olurlar ve tek gözlerini kapatırlar, bazen de daha iyi görebilmek için başlarını kaymadan duydukları rahatsızlığın en az olduğu pozisyonda tutarlar. <br /> Ne Zaman Görülür?<br /> Doğumda bebeklerin gözü gelişimini tamamlamamıştır. Görmenin hemen hemen normal düzeye ulaşması ve renk hissinin gelişmesi 3-4. ayda olur. İlk 3 aylık dönemde gözlerde kayma tespit etmek zordur. Bu dönemdeki bebeklerde çoğu zaman gözler paralel değildir. 3. Aydan sonra gözlerin pozisyonu belirginleşir. 3-4 aydan sonra çocuğunuzun gözünün kaydığını farkederseniz, konuyu mutlaka bir göz doktoruyla görüşün.<br /> Neden Olur?<br /> Doğumsal şaşılıklar, genellikle ilk 6 ayda ortaya çıkar. En sık nedeni gözleri hareket ettiren kaslarla bu kasların sinirlerinin uyumsuzluğudur. Doğumsal şaşılıkların daha az görülen nedenleri doğumsal katarakt, tümörler ve enfeksiyondur. Gözü kayan çocuklarda mutlaka göz dibi muayenesi yapılmalıdır.<br /> 6. aydan sonra görülen şaşılıkların nedeni göz bozuklukları, çoğunlukla da hipermetropidir. Böylesi durumlarda gözlük kullanımı şaşılığı kısmen veya tamamen düzeltir.<br /> Göz tembelliği<br /> Göz tembelliği gözde herhangi bir hastalık olmaksızın gözün görmeyi öğrenememesine bağlı görme azlığıdır. Görme yeteneği, doğuştan 6 yaşa kadar öğrenilerek kazanılır. Herhangi bir nedenle gözün görmesi engellenirse göz görmeyi öğrenemeyecek ve tembellik gelişecektir. Bunun en sık nedeni şaşılıktır.Daha az rastlanan nedenler arasında doğumsal katarakt, ileri derecede göz bozukluğu (miyopi, hipermetropi, astigmatizma) gibi çocuğun görmesini engelleyecek sorunlar,-özellikle tek gözdeyse- sayılabilir.<br /> Ne zaman ve nasıl tedavi edilir?<br /> Şaşılık ve göz tembelliği temel olarak; <br /> Ameliyatla<br /> Gözlük kullanarak<br /> Tek göz kapatılarak tedavi edilebilir<br /> Doğumsal şaşılıkların tek tedavisi ameliyattır ve erken dönemde yapılmalıdır. Çünkü iki gözle birden görmenin oluşabilmesi için ameliyat mümkün olduğunca erken yapılmalıdır. Yapılabilecek en büyük hata, ameliyatın okul çağına kadar ertelenmesidir. <br /> Göz bozukluğuna bağlı şaşılıklarda gözlük, kaymayı kısmen veya tamamen düzeltebilir. Bazılarında ise, gözlük şaşılığı düzeltmeye yetmez, bu durumda şaşılığın düzelmeyen bölümü ameliyatla düzeltilir. <br /> Göz tembelliğinin tedavisi gören gözün kapatılmasıdır. Burada amacımız, sağlam gözü kapatarak, tembel gözü görmeye zorlamaktır. Kapama tedavisi süresince düzenli göz kontrolleri gereklidir. Gözün ne süreyle kapatılacağına, çocuğun yaşı ve her iki gözdeki görme keskinliğine göre karar veririz. <br /> Yalancı şaşılık<br /> Bebeklerin burun köklerinin geniş olması nedeniyle gözlerde içe kayma varmış gibi bir görünüm oluşur. Biz buna yalancı şaşılık diyoruz. Çocuk büyüdkçe, burun kökü daralır ve şaşılık görünümü ortadan kalkar.<br /> Sonuç olarak<br /> Çocuğunuzun gözünde kayma olduğundan şüphe ediyorsanız gecikmeden bir göz doktoruna başvurunuz. Ameliyat ihtimali sizi korkutmasın, unutmayın, ameliyat –eğer gerekiyorsa- bazen tek tedavi yöntemidir ve ne kadar erken davranırsanız, çocuğunuzun görmesi o ölçüde korunmuş olur. <br />

ÇOCUKLARDA GÖZ KAYMASI- ŞAŞILIK

ÇOCUKLARDA GÖZ KAYMASI- ŞAŞILIK Şaşılık Nedir? Şaşılık (göz kayması) gözlerin birbirine paralel bakmaması durumudur. Doğuştan olabileceği gibi daha ileri yaşlarda da görülebilir. Gözlerde kayma sürekli olmayabilir, çocuk dikkatle yakın bir nesneye baktığında ya da uykusuz, yorgun, ateşli olduğu zama…

Devamı »

ÇOCUKLARDA GÖZ HASTALIKLARI

ÇOCUKLARDA GÖZ HASTALIKLARI<br /> <br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLyhwlSy17XH8nYrDhVncqpeLmRSQuzqTFDEDN4iNReD51dBs9DSMQJTeld5aURlkqEfW4nrgrz0VeH8J4iL6EgcpG_zMyP3qr8uBBKMYRZFm3wkNJe6S-7sqZhyphenhyphenz_ZmyIiHuWnLldSKlr/s1600/%25C3%2587OCUKLARDA+G%25C3%2596Z+HASTALIKLARI.Jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="440" data-original-width="640" height="220" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLyhwlSy17XH8nYrDhVncqpeLmRSQuzqTFDEDN4iNReD51dBs9DSMQJTeld5aURlkqEfW4nrgrz0VeH8J4iL6EgcpG_zMyP3qr8uBBKMYRZFm3wkNJe6S-7sqZhyphenhyphenz_ZmyIiHuWnLldSKlr/s320/%25C3%2587OCUKLARDA+G%25C3%2596Z+HASTALIKLARI.Jpeg" width="320" /></a></div> Çocukluk çağında göz sağlığına gösterilecek özen, uzun yıllar bize hizmet edecek olan gözlerimiz için temel taşı niteliğindedir.<br /> Anne - baba olarak yavrumuzun gözlerinde dışarıdan bakışımızda dikkatimizi çeken noktaları hekimimizle paylaşmaktan çekinmemeliyiz. Gerçi bu dönemde hekiminiz yavrunuzu düzenli aralıklarla ve dikkatli bir şekilde muayene etmektedir. Ancak sizin dikkat ve özeninizle birlikte bu konudaki ulaşacağımız noktanın perçinlenebileceğini unutmamalıyız.<br /> Bilindiği gibi, gözün gelişim ve görme yeteneği 0-7 yaş boyunca tamamlanmaktadır. Gözde kayma ve bunun gibi nedenlerle bu gelişim engellendiğinde veya gözlük gereksinimi söz konusu olduğunda göz tembelliği (ambliyopi ) kolayca oluşabilmektedir. Bu nedenle göz tembelliğinin olup olmadığının ve gözlük gereksiniminin varsa belirlenmesi amacıyla 2-3 yaşlarda göz hekimince yapılacak muayenenin, erken tanıda büyük önemi bulunmaktadır. Bu yaşlarda göz muayenesi ,göz damlası kullanılarak çocuğun ifadesine gerek kalmaksızın kolayca yapılabilmektedir. Gerektiği taktirde verilecek gözlük, tembellik veya varsa kayma yakınmalarının ilk tedavi basamağını oluşturacaktır.<br /> Kırma kusurları dediğimiz (miyopi, hipermetropi, astigmatizma ) bu gözlük kullanma gereksinimi, genellikle soya çekimle kişiye önceki kuşaklardan intikal etmektedir. O nedenle anne, baba veya büyüklerinizde gözlük kullanma durumu varsa, çocuğunuzun bu yönden muayenesini hatırda tutmalısınız. Çocuklarımız genellikle 2-3 yaşlarından itibaren gözlük taşıyabilmektedirler.<br /> <br /> Çocuklarda göz muayenesi ne zaman gereklidir? <br /> Gözde kayma veya kayma eğilimi,<br /> Okul çalışmalarında güçlük çekme,<br /> Gözlerde kaşıntı, batma,<br /> Baş ağrısı ve gözlerde yorgunluk,<br /> Çocuk kitabı gözlerine yakın tutuyorsa,<br /> Bir objeyi iyice inceleyeceği zaman başını yana doğru çevirip bakıyorsa<br /> Sınıfta tahtadaki yazıları okumakta güçlük çekiyorsa,<br /> Sık arpacık çıkıyorsa,<br /> bu gibi hallerde göz muayenesi mutlaka gerekli olup, neden gözlük gereksinimi olabilecektir.<br /> <br />  0-7 yaş grubundaki çocuklarda, kırma kusurlarının erken dönemde düzeltilmesiyle çocuğumuzun normal gelişim ve başarılı eğitiminin sağlanacağı unutulmamalıdır. Bu nedenle çocukluk çağında yapılacak göz muayenesi önem kazanmaktadır.<br /> <br /> Yenidoğanda ilk günlerdeki gözde karşılaşılan sulanma, kızarıklık, çapaklanma durumunda çoğu kez göz damlası ile tedavi gerekli ve yeterli olmaktadır. Keza doğum esnasındaki küçük sıyrık, çizik gibi haller de kolayca tedavi edilebilmektedir.

ÇOCUKLARDA GÖZ HASTALIKLARI

ÇOCUKLARDA GÖZ HASTALIKLARI Çocukluk çağında göz sağlığına gösterilecek özen, uzun yıllar bize hizmet edecek olan gözlerimiz için temel taşı niteliğindedir. Anne - baba olarak yavrumuzun gözlerinde dışarıdan bakışımızda dikkatimizi çeken noktaları hekimimizle paylaşmaktan çekinmemeliyiz. Gerçi …

Devamı »

DİŞLERE GELEN ANİ DARBELER SONUCU OLUŞAN ZARARLAR

DİŞLERE GELEN ANİ DARBELER SONUCU OLUŞAN ZARARLAR<br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNVpyrd2StGiwgOT3GEWdC73qfO_jEebA5kbZT3IPZY8_xQz7T4ZWq8zq1hQkR-cRU3sYSL6h74iD9bAmA8okn-8dux3nemYuAucpRPFM53EAume13wo44g1xZD9YfIUrW8jlW8AKEMVjS/s1600/D%25C4%25B0%25C5%259ELERE+GELEN+AN%25C4%25B0+DARBELER+SONUCU+OLU%25C5%259EAN+ZARARLAR.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="400" data-original-width="600" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNVpyrd2StGiwgOT3GEWdC73qfO_jEebA5kbZT3IPZY8_xQz7T4ZWq8zq1hQkR-cRU3sYSL6h74iD9bAmA8okn-8dux3nemYuAucpRPFM53EAume13wo44g1xZD9YfIUrW8jlW8AKEMVjS/s320/D%25C4%25B0%25C5%259ELERE+GELEN+AN%25C4%25B0+DARBELER+SONUCU+OLU%25C5%259EAN+ZARARLAR.jpg" width="320" /></a></div> Çocuklarda özellikle basketbol , voleybol gibi spor faliyetleri sırasında veya düşme nedeniyle oluşan travmalar sonucunda özellikle ön dişler zarar görebilir. <br /> Ancak genelde hastalar böyle bir durumda büyük bir kırık oluşur veya ağrı hissederlerse hemen dişhekimine giderler. Eğer rahatsızlık duymuyorlarsa gitmezler. Oysa bu dişlerde sinir, nekroze olmuşsa ( ölmüşse) bir kaç sene sonra hastanın yüzünde şişlik , ağrı ve dişinde renkleşme meydana gelir.<br /> Kısaca dişlere gelen bu darbeler sonucu kırık meydana gelmese bile dişin sağlığı tehlikeye girebilir.Bu bölgedeki sinir ve damar sıkışmaları nedeniyle bir süre sonra bu dişler canlılığını yitirebilirler.Bu nedenle derhal bir dişhekimine başvurmalıdır. Travma sonrası oluşan diş kırıklarında kırığın büyüklüğü, konumu ve dişin sinirinin açığa çıkıp çıkmaması önemlidir.<br /> · Kırık dişin sadece mine ve dentin tabakasında meydana gelmiş olabilir. ( Eğer dişin siniri açığa çıkmamışsa) bu durumda kırık bölge kompozit dolgu ile ( estetik dolgu ) ile restore edilir veya çok geniş bir alan ise kuron ( kaplama ) yapılması gerekebilir. <br />  Ayrıca dişin canlılığı 2 ay boyunca dişhekimi tarafından kontrol edilmelidir. Çünkü travma sonrası bu bölgedeki damar ve sinirlerin sıkışması sonucu bir süre sonra dişin siniri canlılığını kaybedebilir ve bu durumda kanal tedavisi yapılması zorunludur.Aksi taktirde ileride dişin çekimini gerektirecek sorunlar meydana gelir.<br /> · Kırık sonucu dişin siniri açığa çıkmışsa kanal tedavisi yapılır ve kırık bölgesi yukarıda bahsedilen yöntemlerden biri ile restore edilir. (şekil 1-c)<br /> · Dişle birlikte kökü de kırılmış olabilir.<br />  Eğer bu durum süt dişlerinde meydana gelmişse diş çekilir ve yerine YER TUTUCU yapılması gereklidir. Aksi taktirde komşu dişler çekim boşluğuna kayar ve ileride sürecek olan sürekli dişe yer kalmaz, sonuçta ortodontik bozukluklar ( dişlerde çarpıklık ) meydana gelir..<br />  Fakat kırık sürekli dişlerde meydana gelmişse ve<br /> Kökün 1/3 den fazlası kırılmışsa veya dikine bir kök kırığı mevcutsa diş çekilir. ( şekil 2-c )<br /> Ancak 1/3 den azı kırılmışsa tedavi edilebilir. ( şekil 2-b )<br /> · Bazı durumlarda ise darbe sonrasında diş yerinden oynar ve dişte sallanma görülebilir. Bu durumda sallanan diş normal pozisyonuna getirilir ve dişhekimi tarafından komşu dişlere geçici olarak bağlanarak sabitlenir.<br />   Travma sonrası diş yerinden çıkmışsa :<br /> Çocuklarda sürmekte olan dişlerin etrafındaki periodontal lifler gevşek olduğu için darbe veya düşme sonrası dişler kolaylıkla yerinden çıkabilir. Bu durumda :<br /> < Yerinden çıkan diş kesinlikle atılmamalı ve temizlenerek serum fizyolojik ile yıkanmalı. Hiç bir şey yapılamıyorsa su ile yıkanmalıdır.<br /> < Ancak kesinlikle kök yüzeyine el sürülmemelidir.<br /> < Daha sonra yerinden çıkan diş serum fizyolojik veya süt içinde bir kap içinde saklanarak derhal en kısa zamanda bir diş hekimine başvurmalıdır. <br /> <br /> AĞIZ KORUYUCULAR<br /> Ağız koruyucu apareyler özellikle basketbol , voleybol gibi top ile oynanan sporları yapan çocuklarda düşme veya top çarpması sonucu özellikle ön dişlerde meydana gelebilecek kırılmaları engellemek amacıyla kullanılmaktadır.<br /> Aslında bu apareyler 1920 li yıllardan beri sporcular arasında dişleri korumak amacıyla spor esnasında takılmaktadır. Bunlar ortalama 3 mm kalınlığında plastikten yapılır ve özellikle ön dişleri örter, böylece herhangi bir darbe geldiğinde kuvvetlerin dişlere iletilmesini engelleyerek dişlerin aynı zamanda da çene kemiklerinin kırılmasını önler. Çocukların sevmesi için çeşitli renklerde veya şeffaf yapılabilir.

DİŞLERE GELEN ANİ DARBELER SONUCU OLUŞAN ZARARLAR

DİŞLERE GELEN ANİ DARBELER SONUCU OLUŞAN ZARARLAR Çocuklarda özellikle basketbol , voleybol gibi spor faliyetleri sırasında veya düşme nedeniyle oluşan travmalar sonucunda özellikle ön dişler zarar görebilir. Ancak genelde hastalar böyle bir durumda büyük bir kırık oluşur veya ağrı hissederlerse he…

Devamı »

Parmak Emme, Emzik Emme ve Dişlere Etkileri

Parmak Emme, Emzik Emme ve Dişlere Etkileri<br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpyJkgKDdsIY_BiIcmON_qHaa9SFwlBg16HKYAXBm0c_k3FKGle9Q76L3ZwL6qgnkl9xL42QIotToWNxHH_lTsUwh7m9FVnq_ofWT1pKjW_Onnay9YJ1oaKDfoZ-czNWp55GA9RdBacYT7/s1600/Parmak+Emme%252C+Emzik+Emme+ve+Di%25C5%259Flere+Etkileri.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="395" data-original-width="752" height="168" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpyJkgKDdsIY_BiIcmON_qHaa9SFwlBg16HKYAXBm0c_k3FKGle9Q76L3ZwL6qgnkl9xL42QIotToWNxHH_lTsUwh7m9FVnq_ofWT1pKjW_Onnay9YJ1oaKDfoZ-czNWp55GA9RdBacYT7/s320/Parmak+Emme%252C+Emzik+Emme+ve+Di%25C5%259Flere+Etkileri.jpeg" width="320" /></a></div> Soru: Çocuklarda parmak emme,emzik emme, ağızdan soluma, dili dişler arasına getirerek yutkunma gibi bazı kötü alışkanlıklar dişlerin yer değiştirmesine yol açar mı?<br /> Cevap: Evet bu gibi alışkanlıklar zamanla ortodontik bozukluklara yol açacaktır.Bu nedenle anne babalar çocuğu çok iyi bir şekilde gözlemleyerek bu alışkanlıklarından vazgeçirmelidirler.Bu gibi parafonksiyonlar aşağıda bahsedilen sorunlara yol açabilir.<br /> PARMAK EMME ve EMZİK EMME:<br /> Emme fonksiyonu yeni doğmuş çocuklarda çok kuvvetlidir.Ancak parmak emme ve dil emme alışkanlıkları ilk 1.5 sene normal olmakla birlikte 2 yaşın sonunda kaybolur.Ancak parmak emme, emzik emme alışkanlığı devam edecek olursa henüz gelişmekte olan kas ve kemik yapıları üzerine basınç uygulayarak dişlerin yer değiştirmesine yol açar. Bu durumda üst ön dişler öne alt ön dişler ise geriye doğru eğilir ve alt ve üst ön dişler arasında açıklık meydana gelir.Alışkanlık bırakılırsa bu açıklık kapanır ancak 3.5 yaşından sonra kalıcılık artar.Parmak emme alışkanlığı gece uyurken de deva ederse daha etkili olur ve bunun sonucunda üst çenede darlık (V şeklinde bir çene kavsi) meydana gelir.<br /> DİLİN DİŞLER ARASINA GETİRİLMESİ:<br /> Çocukluk yutkunması: Bebeklerde henüz dişler sürmediği için, bebek yutkunurken dilini dişetlerinin arasına getirir.Ancak dişler sürdükten sonra budevam etmemelidir.Aksi taktirdebu şekilde dilin dişlerin arasına getirilerek yutkunulması sonucu alt ve üst ön dişler arasında dik yönde açıklık meydana gelir.<br /> Tedavisi: Dilin dişlerin arasına girmesini önleyici ortodontik apareyler kullandırılır.<br /> AĞIZDAN NEFES ALMA:<br /> Burun tıkanıklığı gibi nedenler ağızdan solumaya yol açar.Bu tip çocuklarda postür değişiklikleri meydana gelir. <br /> Alt çene açıktır<br /> Dil aşağı doğrudur.<br /> Arka dişlerin boyları uzar<br /> Ön dişlerde açıklık artar ve<br /> Uzun yüz sendromu meydana gelir.<br />

Parmak Emme, Emzik Emme ve Dişlere Etkileri

Parmak Emme, Emzik Emme ve Dişlere Etkileri Soru: Çocuklarda parmak emme,emzik emme, ağızdan soluma, dili dişler arasına getirerek yutkunma gibi bazı kötü alışkanlıklar dişlerin yer değiştirmesine yol açar mı? Cevap: Evet bu gibi alışkanlıklar zamanla ortodontik bozukluklara yol açacaktır.Bu nedenle…

Devamı »

Dişlerdeki çarpıklıkların (ortodontik bozukluklar) zararları

<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgt254Dd84r8NBJCJS780CCfnOgK1LDOX9BiEVpE7i1tM90ZrH2JrElEngB-3QZ3crdHjyviArrjC4TtivsK7E8xlS6xwLj_TmZMEuPnJKXg65cVVP35b1s1EfPDiVThtwYNEgXw_Vr13F1/s1600/Ortodontik-bozukluklar-tedavi-edilmezse-ne-olur.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="235" data-original-width="500" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgt254Dd84r8NBJCJS780CCfnOgK1LDOX9BiEVpE7i1tM90ZrH2JrElEngB-3QZ3crdHjyviArrjC4TtivsK7E8xlS6xwLj_TmZMEuPnJKXg65cVVP35b1s1EfPDiVThtwYNEgXw_Vr13F1/s320/Ortodontik-bozukluklar-tedavi-edilmezse-ne-olur.jpg" width="320" /></a></div> Dişlerdeki çarpıklıkların (ortodontik bozukluklar) zararları :<br /> Genellikle dişlerdeki çarpıklıkların sadece estetik görüntüyü bozduğu düşünülür.Halbuki bunun ağız diş sağlığı üzerinde zararlı etkileri vardır.<br /> <br /> Öncelikle çiğneme düzeni etkilenir<br /> <br /> Dişlerin çarpık ve düzensiz olması, yemek birikimine elverişli ortam hazırlar. Sonuçta ağız hijyeni bozulur , çürüğe ve dişeti hastalıklarına yolaçar.<br /> <br /> Dişler normal konumlarında değilse bazı seslerin oluşumu bozulur ve konuşma bozuklukları meydana gelir.<br /> <br /> Temporomandibuler eklem ( çene eklemi) hastalıkları görülebilir.<br /> <br /> SORU: Çocuklarda ortodontik bozukluk olup olmadığı nasıl anlaşılır?<br /> Çocukların dişleri kontrol edilerek herhangi bir ortodontik bozukluk olup olmadığı belirlenmelidir. Bu evde anne baba tarafından da yapılabilir.. Ama tabii ki mutlaka bunun bir ortodonti uzmanına kontrol ettirilmesi gerekmektedir.<br /> <br /> Çocuğunuz dişlerini kapattığı zaman alt ve üst büyükazı ve küçükazı dişleri karşılıklı olarak kapanmalı arada açıklık olmamalıdır ( şekil 1). ( Ancak sürekli dişlerin yeni sürdüğü dönemlerde aralık olabilir)<br /> <br /> Üst çene alt çeneye göre bir miktar daha önde konumlanmalıdır.Eğer çocuğunuzun alt ön dişleri üst dişlerinin daha önünde yer alıyorsa veya başbaşa kapanıyorsa ortodontik bozukluk sözkonusudur ( şekil 4) Aynı şekilde üst dişlerin de aşırı miktarda önde olması (dişleklik olarak adlandırılan konum) bir ortodontik bozukluktur (şekil 3 ).<br /> <br /> Dişler birbiri üzerine binmiş bir şekilde çarpık olmamalıdır ( şekil 2).<br /> <br /> Komşu dişler birbirleriyle temas etmeli arada açıklıklar olmamalıdır..<br /> <br />  Ön dişler arasındaki aralıklar( diastemalar):<br /> Çocuklarda üst ön orta kesici dişler ilk sürdüğü zamanlarda arasında aralık görülebilir. Ve bu aralık genelde zamanla diğer dişlerin çıkmasıyla kapanır. Ancak BAZI VAKALARDA üst dudak kasının dişeti ile olan kas bağlantısı ( frenulum ) iki diş arasına kadar uzanır.İşte bu durumda bu kas bağlantısının cerrahi operasyonla biran önce ortadan kaldırılması gerekir. Aksi taktirde diğer dişler sürse bile bu aralık kapanmayacaktır.<br /> <br /> <br /> Bazı vakalarda ise çene kavsi geniş buna karşılık dişler küçüktür. Bu nedenle de dişler arasında aralıklar meydana gelir. Ortodontik tedavi yapılarak ( tel takılarak) düzeltilir.

Dişlerdeki çarpıklıkların (ortodontik bozukluklar) zararları

Dişlerdeki çarpıklıkların (ortodontik bozukluklar) zararları : Genellikle dişlerdeki çarpıklıkların sadece estetik görüntüyü bozduğu düşünülür.Halbuki bunun ağız diş sağlığı üzerinde zararlı etkileri vardır. Öncelikle çiğneme düzeni etkilenir Dişlerin çarpık ve düzensiz olması, yemek birikimine elv…

Devamı »

Biberon çürüğü nedir?

Biberon çürüğü nedir?<br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLvz_IEGu8Z3D7P_A6p67ZIaExC0JRL37T5d3IPvdg0ACf40RICMjgBSI_F7DRsxsipMgNMfeGzXO7c-nuKJ6kKM8RZm1GGAb1_mH-wsk2RKZ4Ujt9zjfZEXbIBtuNyWEKQMB-iAwRIiDM/s1600/Biberon+%25C3%25A7%25C3%25BCr%25C3%25BC%25C4%259F%25C3%25BC+nedir.Jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="440" data-original-width="640" height="220" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLvz_IEGu8Z3D7P_A6p67ZIaExC0JRL37T5d3IPvdg0ACf40RICMjgBSI_F7DRsxsipMgNMfeGzXO7c-nuKJ6kKM8RZm1GGAb1_mH-wsk2RKZ4Ujt9zjfZEXbIBtuNyWEKQMB-iAwRIiDM/s320/Biberon+%25C3%25A7%25C3%25BCr%25C3%25BC%25C4%259F%25C3%25BC+nedir.Jpeg" width="320" /></a></div> Normal koşullarda süt sıvı bir besin maddesi olduğundan ağızda çok kalmaz ve çürük oluşumuna neden olmaz. Ancak halkımız arasında çocuğun şekerli süt ile doldurulmuş biberonla beslenmesi ve bala veya reçele batırılmış yalancı emziğin uyumadan önce emdirilmesi yaygın bir alışkanlıktır. Ayrıca bazı anneler bebeklerini 2 sene gibi uzun bir süre anne sütü ile beslemektedirler. İşte bu şekilde beslenen çocuklarda 2-6 yaş arasında özellikle üst ön dişlerde yaygın kahverengi çürükler görülmektedir. Hatta çok ileri vakalarda dişlerin tamamı çürümektedir. Bu olay biberon çürüğü olarak adlandırılır. Etken devam ederse süt azılar da etkilenir.<br />

Biberon çürüğü nedir?

Biberon çürüğü nedir? Normal koşullarda süt sıvı bir besin maddesi olduğundan ağızda çok kalmaz ve çürük oluşumuna neden olmaz. Ancak halkımız arasında çocuğun şekerli süt ile doldurulmuş biberonla beslenmesi ve bala veya reçele batırılmış yalancı emziğin uyumadan önce emdirilmesi yaygın bir alışka…

Devamı »

FİSSÜR ÖRTÜCÜLER

FİSSÜR ÖRTÜCÜLER<br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEib5k6JNNRn1TBylk27jFVDpyNg6HPzVmcOpCjHjgGxIraOD50sZw6BaFI5VE6TBTmivImZgtTaK1MJ7lMaQP7BNvEyBzXHqWH5cccCb4R84KiSW06bJFj5JYLq_liLDbBfg0Gd0voh0M8L/s1600/F%25C4%25B0SS%25C3%259CR+%25C3%2596RT%25C3%259CC%25C3%259CLER.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="373" data-original-width="699" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEib5k6JNNRn1TBylk27jFVDpyNg6HPzVmcOpCjHjgGxIraOD50sZw6BaFI5VE6TBTmivImZgtTaK1MJ7lMaQP7BNvEyBzXHqWH5cccCb4R84KiSW06bJFj5JYLq_liLDbBfg0Gd0voh0M8L/s320/F%25C4%25B0SS%25C3%259CR+%25C3%2596RT%25C3%259CC%25C3%259CLER.jpg" width="320" /></a></div> Fissur nedir?<br /> Çocuklarda diş çürükleri ile oldukça sık karşılaşılır. Diş yüzeylerine yapışan bakteri plakları asit üreterek çürüğe yol açar.Arka dişlerin çiğneyici yüzeylerindeki gelişim olukları “ fissur ” olarak adlandırılır ve bu retantif bölgeler bakteri plağı birikimi için çok elverişlidir. Ayrıca bu oluklar çürüğe daha yatkındır. Çünkü :<br /> Diş minesi bu bölgede diğer yüzeylere oranla daha incedir. <br /> Fırçalama ile diş yüzeyindeki besinler ve plak uzaklaştırılır ancak bu fissurler tek bir diş fırçası kılının bile giremeyeceği kadar dardır ve genellikle damla şeklindedir, bu nedenle en iyi diş fırçalama tekniği ile bile bu bölgedeki bakteri plakları tamamen temizlenemez. <br /> Fissur örtücü nedir?<br /> Fissur örtücüler, arka dişler üzerindeki bu oluklara uygulanan şeffaf veya beyaz renkte sıvı şeklinde plastik esaslı maddelerdir. Diş minesine yapışarak çürük oluşumuna engel olur. Sıvı şeklinde olduğundan diş yüzeyindeki bu olukların içine tamamen akarak tutunur ve böylece diş yüzeyinden herhangi bir aşındırma işlemi yapmaksızın uygulanır ve yükseklik oluşturmaz.<br />  Kimlere uygulanır?<br /> Fissur çürükleri çocuklarda ve gençlerde daha kolay oluşur bu nedenle özellikle sürekli dişleri yeni sürmüş çocuklarda uygulanmalıdır.<br /> Diş üzerinde herhangi bir aşındırma işlemi yapılmadığından ağrısız bir işlemdir ve sadece birkaç dakika sürer.<br /> Bazı durumlarda ise dişin çiğneyici yüzeyinin bir kısmında çürük oluşmuştur diğer kısımlar ise sağlamdır. Bu durumda çürük olan bölgeye dolgu yapılır ve kalan sağlam fissurleri çürüğe karşı korumak için fissur örtücü uygulanır. (Şekildeki azı dişinde bir çürük boşluğu görülmektedir bu bölgedeki çürük temizlendikten sonra estetik dolgu ile doldurulmuş ve kalan fissurler beyaz renkteki fissur örtücü ile kapatılmıştır ) .<br /> Unutmayınız !<br /> Çürüğü önlemenin tek yolu fissur örtücü uygulamak değildir. Çünkü fissur örtücüler sadece arka dişleri ve bunların çiğneyici yüzeylerini korur.<br /> Bu nedenle çürükten tamamen korunmak için düzenli diş fırçalamalı, diş ipi ve fluorürlü gargaralar kullanmalı ve şekerli besinleri kısıtlı miktarda tüketmelidir.<br />

FİSSÜR ÖRTÜCÜLER

FİSSÜR ÖRTÜCÜLER Fissur nedir? Çocuklarda diş çürükleri ile oldukça sık karşılaşılır. Diş yüzeylerine yapışan bakteri plakları asit üreterek çürüğe yol açar.Arka dişlerin çiğneyici yüzeylerindeki gelişim olukları “ fissur ” olarak adlandırılır ve bu retantif bölgeler bakteri plağı birikimi için çok …

Devamı »

Diş çürüklerini önlemek veya en aza indirmek için

Diş çürüklerini önlemek veya en aza indirmek için <br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhwzQ5NGbZVPyZtgDvdDe_88qeVKcumgcbwTmus9M20wpwV269_3T-oyEclZmeL_aWlPVJL9BrJqnTgwcBi10XlU3hmvDIzVrWn480J5QW6RHUob76gy1vKjOL0z5iMNQ7_QUHFsmt9wfF/s1600/Di%25C5%259F+%25C3%25A7%25C3%25BCr%25C3%25BCklerini+%25C3%25B6nlemek+veya+en+aza+indirmek+i%25C3%25A7i.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="282" data-original-width="630" height="178" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhwzQ5NGbZVPyZtgDvdDe_88qeVKcumgcbwTmus9M20wpwV269_3T-oyEclZmeL_aWlPVJL9BrJqnTgwcBi10XlU3hmvDIzVrWn480J5QW6RHUob76gy1vKjOL0z5iMNQ7_QUHFsmt9wfF/s400/Di%25C5%259F+%25C3%25A7%25C3%25BCr%25C3%25BCklerini+%25C3%25B6nlemek+veya+en+aza+indirmek+i%25C3%25A7i.jpg" width="400" /></a></div> ne gibi önlemler alınabilir?<br /> Ağzımızda 60-70 tür bakteri bulunmaktadır.Araştırmacılar bu bakterilerin gıdalardaki şekerle beslendiğini ve atık ürünler olarak asit ürettiklerini tespit etmişlerdir.Asit dişin minesinin çözünmesine yol açar ve çürüme süreci başlar (şekil 1).Karbonhidratlı yiyecek ve içecekler diş çürüğüne daha fazla sebep olmaktadır.<br /> Yemek yeme sıklığı ile diş çürümesi insidansı arasında bir ilişki vardır.Yiyecek ve içecekler ne kadar sık tüketilirse dişlerdeki potansiyel çürük tehlikesi o kadar fazla olmaktadır.Günde yaklaşık 6 kez yemenin ve içmenin (fluorlu bir diş macunuyla iyi bir ağız temizliği sağlanması şartıyla) pek çok kişi için güvenli olduğu kanıtlanmıştır.<br /> Tükürük , çürüklere karşı korumada hayati rol oynar.Tükürük, dişlere temas eder etmez iki mineral ( fosfor ve kalsiyum) açığa çıkarır.Bu mineraller diş minesine nüfuz eder ve dişin remineralizasyon (onarım) süreci başlar.Ağızdaki fluor da bu onarımı takviye eder (şekil 2).<br /> Bütün bunlara ilaveten, tükürükte tampon vazifesi gören başka maddeler de vardır. Bunlar bakteriler tarafından üretilen asidi nötralize ederek ağızdaki ve diş yüzeyindeki asit seviyesini düşürür.İşte bu sebeple diş çürüklerini önlemek amacıyla öğünler arasında 2-3 saat zaman bırakılmalı ve sık sık atıştırmamalıdır. Böylece ağızdaki mikroorganizmaların ürettiği asit sonucu dişlerde meydana gelen mineral kaybı, tükürükteki mineraller tarafından onarılabilir. Tükürüğün oynadığı diğer önemli bir rol de yiyecek parçalarının dişlerden ve ağızdan uzaklaştırılmasıdır. Uyurken herkesin ağzı kurur. Bu süre içinde ağız temizliği çok yavaştır. Bu nedenle yatmadan önce dişleri fırçalamak ve tekrar bir şey yememek çok önemlidir.<br /> Öğünler arasında ise yemeklerden sonra 20 dakika süre ile şekersiz veya suni şekerle tatlandırılmış sakızların çiğnenmesi tükürük miktarını arttırır. Böylece hem dişler temizlenir hem de ağzımızdaki mikroorganizmaların yediğimiz yemekleri parçalaması sonucu açığa çıkan asidik pH normale döner. Ayrıca tükürükteki mineralller de dişteki mineral kaybını onarmış olur.<br /> Günümüzde oldukça basit birkaç çürük önleme yöntemi vardır:<br /> 1-Akılcı beslenme alışkanlığı: <br /> Daha az karbonhidratlı yiyecekler yemek ve içmek<br /> Yeme/içme sıklığını günde yaklaşık 6 kere ile sınırlamak.<br /> 2-Dişlerin temizlenmesi:<br /> Dişler fluorlu bir dişmacunu kullanılarak günde 2 kez iyice fırçalanmalıdır. Ayrıca dişipi kullanılarak fırçanın erişemediği ara yüzeyler mutlaka temizlenmelidir.<br /> Düzenli diş fırçalama, dişetlerinin sağlıklı kalmasına da yardımcı olur. Dikkat edilecek bir nokta da diş fırçalanması sırasında kuru ve küçük saplı bir diş fırçası kullanılmasıdır. Yapılan araştırmalar sonucunda; bir diş fırçasının 24 saatte kuruduğu ve ıslak diş fırçası ile yeterince etkili bir fırçalama yapılamadığı kanıtlanmıştır. Ayrıca ıslak diş fırçaları daha fazla mikroorganizma içermektedirler. İşte bu sebepten ötürü bir kişinin ideal olarak 2 ayrı renkte 2 diş fırçasının olması ve sabah - akşam diş fırçalanması sırasında bu farklı fırçaları kullanmaları önerilmektedir. Böylece fırçanın 24 saat kurumasına olanak sağlanarak daha etkili bir ağız temizliği yapılır.<br /> 3-Fluor kullanılması:<br /> Fluorlu diş macunu ve gargaralar tükürüğe fluor sağlar ve onarıma yardımcı olur. Fluor; tablet, gargara ve jel şeklinde satılır ve diş çürüklerinin önlenmesinde son derece etkilidir. Ancak erken yaşlarda çok fazla alınan fluor, sürekli dişlerin ön yüzeylerinde benek oluşumu olan fluorozise yol açabilir. Bu nedenle fluor alınması sırasında diş hekiminin önerilerine uyulmalıdır.<br /> Fluor:Sentezi vucudumuz tarafından yapılmayan, ancak sağlam kemiklere ve dişlere sahip olabilmemiz için mutlaka gerekli bir elementtir. İki biçimde etki ederek dişleri çürümelere karşı korur.<br /> a) Sistemik yolla: Henüz dişleri çıkmamış çocuklarda, ağız yoluyla sistemik olarak alınan fluor tabletleri dişleri güçlendirir.<br /> b) Lokal yolla: Fluorürlü diş macunlarının kullanılması, fluorürlü gargaraların yapılması, ayrıca fluor tabletlerinin emilerek kullanılması diş yüzeyi ile fluorun doğrudan temasına yol açar.Bu mineral diş minesi üzerinde birikerek, minenin kaybettiği mineralleri yeniden kazanmasını sağlar<br />  Fluor ve hamilelik: Fransız bilimadamları, hamile kadınların fluor alması durumunda, bebeğin de bundan yararlandığını kanıtlamışlardır. Doğal bir filtre olan plasenta, fluorun bir kısmının geçişine izin vermektedir. Gebeliğin 4.ayından itibaren bebeğin süt dişleri oluşmaya başlar; fluor takviyesi, çıkacak süt dişlerini çürüklere karşı daha iyi korur ve sağlıklı dişler olarak gelişmesini sağlar.<br /> Annenin de hamilelik sırasında fluor takviyesine ihtiyacı vardır, gebelikte annenin dişleri demineralizasyona (mineral kaybı) karşı oldukça hassastır. Bu mineral kaybı, dışarıdan fluor alınarak büyük ölçüde engellenebilir.<br /> Fluor almaya mümkün olduğunca erken başlanması (gebeliğin 4.ayından itibaren) ve çocuğun kalıcı dişleri tamamen gelişene kadar ( 14-16 yaş) devam edilmesi önerilmektedir.<br /> 4- Fissür örtücüler:<br /> Arka dişlerin çiğneyici yüzeylerindeki oluklar fissür olarak adlandırılır ve bunlar “fissür örtücü” denilen çok akışkan kıvamdaki bir çeşit dolgu maddesi ile kapatılmalıdır. Böylece ekstra koruma sağlanabilir. Bu materyaller bakteriler ile dişlerin temizlenmesi en zor olan çukur yüzeyleri arasında temasın önlenmesine yardımcı olurlar. Fissür örtücüler özellikle küçük çocuklar için yararlıdır. Çünkü sürekli 1.azılar 6 yaşında ( henüz süt dişleri dökülmeden) sürer ve genellikle bu yaştaki çocuklarda ağız-diş temizleme bilinci tam olarak gelişmemiştir. Ayrıca bu dişlerin en arka bölgede konumlanmalarından dolayı çocuk bu dişleri yeterince temizleyemez ve genelde bu dişler çürümeye maruz kalır. Maalesef ebeveynler tarafından bu dişlerin süt dişleri ile karıştırılması ve çürük farkedilse bile “nasıl olsa yerine yenisi çıkacak” düşüncesiyle çocuğun dişhekimine götürülmemesi sonucunda çürük ilerler ve sonuçta dişin çekilmesi gerekebilir. İşte bu nedenle 1. azı dişlerine 6 yaşında sürer sürmez, fissür örtücü uygulanması, çürük oluşma riskini azaltacaktır.<br /> Fissür örtücüler ve çürükten korunma ile ilgili ayrıntı bilgi için tıklayınız<br /> 5- Periyodik dişhekimi kontrolü:<br /> Periyodik olarak dişhekimine kontrole gidilmesi, çürüklerin erken farkedilmesine ve ilerlemeden kolayca tedavisine imkan verir.<br />

Diş çürüklerini önlemek veya en aza indirmek için

Diş çürüklerini önlemek veya en aza indirmek için ne gibi önlemler alınabilir? Ağzımızda 60-70 tür bakteri bulunmaktadır.Araştırmacılar bu bakterilerin gıdalardaki şekerle beslendiğini ve atık ürünler olarak asit ürettiklerini tespit etmişlerdir.Asit dişin minesinin çözünmesine yol açar ve çürüme s…

Devamı »

Çocuklarda diş temizliğine ne zaman başlanmalıdır?

Çocuklarda diş temizliğine ne zaman başlanmalıdır?<br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiA3INsJYJ5vXBT9mE7wNQ66bJU7wCTbARO8U9pskFzNAkLYNy-isnfuds1hfbdNYy1a6ZVY2Ur2iS3_sbZaWAVeSirDs3DUxNdiUwkRw5ypTn3p3sQ7-q1ChrM2SBhKzJnyMAH7M0t5VKA/s1600/%25C3%2587ocuklarda+di%25C5%259F+temizli%25C4%259Fine+ne+zaman+ba%25C5%259Flanmal%25C4%25B1d%25C4%25B1r.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="445" data-original-width="800" height="178" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiA3INsJYJ5vXBT9mE7wNQ66bJU7wCTbARO8U9pskFzNAkLYNy-isnfuds1hfbdNYy1a6ZVY2Ur2iS3_sbZaWAVeSirDs3DUxNdiUwkRw5ypTn3p3sQ7-q1ChrM2SBhKzJnyMAH7M0t5VKA/s320/%25C3%2587ocuklarda+di%25C5%259F+temizli%25C4%259Fine+ne+zaman+ba%25C5%259Flanmal%25C4%25B1d%25C4%25B1r.jpg" width="320" /></a></div> YAŞ<br /> UYGULAMA<br />  6 ay<br /> Temiz bir tülbent ya da gazlı bez ile sabah ve gece beslenmesi sonrası dişlerin silinmesi, ara beslenme sonrası su içirilmesi<br /> 1- 1.5 yaş<br /> İlk süt azı dişlerinin sürmesi ile macunsuz fırçalamaya başlanması ( sabah ve gece yatmadan)<br /> 3-6 yaş<br /> Süt dişlerinin tamamlanması ile florürlü diş macunu ile günde iki defa fırçalama yapılması.<br /> 6 yaş ve sonrası (*)<br /> Fırçalamanın yanısıra dişipi kullanımına başlanması<br /> (*) Her fırçalama sonrası mutlaka ebeveyn kontrolü yapılmalıdır.<br />

Çocuklarda diş temizliğine ne zaman başlanmalıdır?

Çocuklarda diş temizliğine ne zaman başlanmalıdır? YAŞ UYGULAMA  6 ay Temiz bir tülbent ya da gazlı bez ile sabah ve gece beslenmesi sonrası dişlerin silinmesi, ara beslenme sonrası su içirilmesi 1- 1.5 yaş İlk süt azı dişlerinin sürmesi ile macunsuz fırçalamaya başlanması ( sabah ve gece yatmada…

Devamı »

Çocukta Diş Sağlığı

ÇOCUKLARDA DİŞLERİN SÜRME DÖNEMLERİ<br />Çocuklarda diş tedavisi sırasında ilk dikkat edilecek nokta dişlenme durumunun saptanmasıdır. Diş sürmesi bakımından çocuk, değişik dönemlerde olabilir: <br /><br />Henüz süt dişlerinin sürmediği dişsiz dönem<br /><br />Süt dişlerinin sürmekte olduğu dönem<br /><br />Süt dişi dizisinin tamamlandığı dönem<br /><br />Altı yaş dişinin ( 1. azı) sürme dönemi<br /><br />Karışık dişlenme veya transizyon dönemi<br /><br />Sürekli diş dizisinin tamam olduğu dönem<br /><br />Muayene esnasında çocuğun bu dönemlerden hangisinde olduğu ve dişlenme durumu ile kronolojik yaşın birbirine uyup uymadığı kontrol edilmelidir.<br />Soru: Süt dişleri ne zaman sürmeye başlar?<br />Cevap:Süt dişlerinin sürmesi genellikle, her 6 ayda bir gurup dişin sürmesi şeklinde olur.6-12. aylar arasında sırasıyla alt 1, üst 1, üst 2 alt 2 olmak üzere kesici dişler , 12-18.aylar arasında birinci süt azıları, 18-24. aylar arasında süt kaninleri , 24-30. aylar arasında ise ikinci süt azıları sürerler<br />Soru:Süt dişlerinin geç sürmesinin nedenleri nelerdir?<br />Cevap: Süt dişlerinin sürme gecikmeleri bir tek, bir gurup yada bütün bir dizisini birden ilgilendirebilir.Bu durum yerel ya da genel bir neden sebebiyle olabilir.<br />Lokal nedenler: Sürme kistleri: Böyle bir durumda lokal anestezi ile açılarak dişin kuronu meydana çıkarılır hamilelik esnasında röntgen tedavisi de dişlerin geç sürmesine neden olabilir.<br />Genel Nedenler: Irsiyet, D vitamini eksikliği, hiotiroidizm, virütik hastalıklar (hamileliğin 9. haftasından önce kızıl, kızamık gibi virütik hastalıklar geçiren annelerin çocuklarında ilk diş sürmesi 11.5 uncu aya kadar uzayabilir) , kronik enfeksiyonlar ve erken doğum da sürme zamanını etkileyebilir.<br /><br />Soru: Sürekli dişler ne zaman sürmeye başlar?<br />Cevap:<br />DİŞLER<br />SÜRME ZAMANLARI<br />1 (Orta kesici)<br />7 yaş<br />2 (yan kesici)<br />8 yaş<br />3 (kanin)<br />10 yaş<br />4 (1. Küçük azı)<br />9 yaş<br />5 (2. Küçük azı)<br />11 yaş<br />6 ( 1. Azı)<br />6 yaş<br />7 (2. Azı)<br />12 yaş<br />8 (3. Azı - 20 yaş dişi)<br />17-21 yaş<br /><br /><br />Soru: Sürekli dişlerin geç sürmesinin sebepleri nelerdir?<br />Cevap:Bu yerel ya da genel bir sebebe bağlı olabilir<br />Yerel etkenler: Süt dişlerinin köklerinin rezorpsiyon gecikmeleri, sürekli diş sürmesinde gecikmeye yol açar.Süt dişinin kökünde meydana gelen bir kist,alttaki dişin sürmesi için bir engel olabilir.İkinci süt azısının erken düşmesi sonucu, altı yaş dişinin o boşluğa kayması ile çekim boşluğunun kapanması küçük azı dişlerinin normal zamanda sürmelerini engeller.<br />Bu nedenle süt dişleri nasıl olsa düşecek diye düşünüp gerekli ağız bakımının sağlanmaması süt dişlerinin çürümesine ve erken çekimine, dolayısıyla da sürekli dişlerin sürmelerinde problemlere yol açmaktadır.<br />Genel Etkenler:Irsiyet,vitamin eksikliği, raşitizm ve hormonal bozukluklar da (hipotiroidizm gibi) sürekli dişlerin sürmesinde gecikmelere yol açabilir

Çocukta Diş Sağlığı

ÇOCUKLARDA DİŞLERİN SÜRME DÖNEMLERİÇocuklarda diş tedavisi sırasında ilk dikkat edilecek nokta dişlenme durumunun saptanmasıdır. Diş sürmesi bakımından çocuk, değişik dönemlerde olabilir: Henüz süt dişlerinin sürmediği dişsiz dönemSüt dişlerinin sürmekte olduğu dönemSüt dişi dizisinin tamamlandığı …

Devamı »

Pediatrik Ortopedi

Pediatrik Ortopedi<br />Pediatrik Ortopedi çocuklarla uğraşır. Bu nedenle, Ortopedi'nin en önemli alt bıranşıdır. Çünkü çocuklarda oluşan ortopedik problemler ilerideki tüm yaşamını etkiler kimi problemler doğuştan vardır, bazıları sonradan ortaya çıkar, hepsinde erken tanı koymak ve zamanında tedavi etmek önemlidir. Doğumsal anomalilerin çoğu aşikardır ve hemen tanı koymak olanaklıdır. Ancak kalça çıkığı ve gerlişim bozuklukları dışarıdan görülemez. Bu nedenle yeni doğan bebeklerin 3 ile 6. Haftalarda ultrasonografi ile kalçalarının kontrol edilmesi gereklidir. Yaklaşık her yeni doğan 100 bebekten 2 sinde doğumsal veya gelişimsel kalça problemi ortaya çıkabilir. Çocuklarda yapılan tüm tedaviler büyüme çağına kadar takip etmeyi gerektir, bu nedenle çocuk ortopedisi sabır ve süreklilik ister, ailenin tedaviye uyumu çok önemlidir.

Pediatrik Ortopedi

Pediatrik OrtopediPediatrik Ortopedi çocuklarla uğraşır. Bu nedenle, Ortopedi'nin en önemli alt bıranşıdır. Çünkü çocuklarda oluşan ortopedik problemler ilerideki tüm yaşamını etkiler kimi problemler doğuştan vardır, bazıları sonradan ortaya çıkar, hepsinde erken tanı koymak ve zamanında tedavi e…

Devamı »

BOŞANMA ve ÇOCUK

BOŞANMA ve ÇOCUK<br />BOŞANMA SEBEPLERİ<br />Evlilik, her kurum gibi zaman zaman aksayan yönleri olan bir kurum, bu aksaklıklar giderilemediğinde ise sonuç ne yazık ki boşanmayla noktalanıyor. Evlilik süresince aileye yeni bir birey katıldıysa boşanma daha sancılı oluyor. Evliliğin bitmesine yol açan sebepler çok çeşitli olabilir, en çok görülen sebepleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:<br />ekonomik sorunlar<br />eşlerin sosyo-kültürel yapı farklılıkları<br />cinsel sorunlar<br />iletişim bozukluğu<br />eşlerden birinin ihaneti<br />aile içi şiddet<br />Yukarıdaki sebepler nedeniyle evlilik sorunları yaşayan bir çiftin anne-baba olarak da çocuklarıyla sağlıklı ilişkiler kurabilmelerini bekleyemeyiz; anne ya da baba ayrı ayrı çocuklarıyla sağlıklı ilişkiler kursalar bile, birlikte çocuklarına karşı tutarlı, dengeli tutum ve davranışlar sergilemekte güçlük çekeceklerdir. Bir evliliği başa çıkılamayan, çözüm üretilemeyen, süregen sorunlarla devam ettirmenin çocuk üzerinde yaratacağı olumsuz etkiler, bazen boşanmanın kendisinin yaratacağı etkilerden daha fazla ve yıkıcı olabilir.<br />Boşanmanın sebebi ve şekli, çocukların boşanmadan ne kadar etkileneceğini belirler;<br />Örneğin, anlaşmazlık (iletişim bozukluğu) nedeniyle biten bir evlilikle, eşlerden birinin ihaneti sonucu biten bir evliliği karşılaştıralım. İlkinde, eşler daha uzlaşmacı ve çocukla ilgili sorunların üstesinden gelmek konusunda daha akılcı davranabilirler. İkinci durumda ise, eşler birbirlerine karşı daha öfkeli ve düşmanca tutumlar sergilerler, durum böyle olunca isteseler de uzlaşmacı olamazlar. İkinci tip boşanmalarda ise çocuklar doğal olarak daha fazla zarar görürler.<br />BOŞANMA SÜRECİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR<br />Sizi boşanma kararı almaya iten sebepler ne olursa olsun, boşanma kararınızı kesin olarak vermeden önce, aşağıdaki konuları gözden geçirdiğinizden emin olun;<br />Yaşadığım sorunların ve mutsuzluğumun sebebi evliliğim, başka sorunları evliliğime atfetmiyorum,<br />Evliliğimi kurtarmak için elimden gelen herşeyi yaptım,<br />Bu kararı uzun sürede ve etki altında kalmadan verdim,<br />Eşim de, ben de ilişkimize yeterince zaman tanıdık,<br />Çocuğumuz ve ben boşanma olayından etkileneceğiz,<br />Boşandıktan sonra ortaya çıkabilecek yeni sorunlarla başa çıkabilecek gücüm var,<br />Yalnızca eşimden boşanıyorum, çocuğumdan değil (özellikle babalar için),<br />Eşimin de benim de çocuğumuza ihtiyacımız var, çocuğumuzun hem bana hem eşime ihtiyacı var, o yalnız birimize ait değil.<br /> Kararınızı kesin olarak verdiyseniz veya siz istemeseniz de eşiniz kesin olarak sizden boşanmaya karar verdiyse çocuğunuzun boşanma sürecinden olabildiğince az etkilenmesini sağlayabilmek için aşağıdaki maddeleri yerine getirmeye çalışın;<br />Boşanmanın ne olduğu ve boşanmadan sonra anne, baba ve çocuğun yaşamında ne gibi değişiklikler olacağı konusunda çocuğu bilgilendirmek ve bilinçlendirmek gerekir. Boşanma sürecinde, şehir veya ev değiştirme, bakıcı değiştirme, yeni bir evlilik vb. yaşam değişikliklerini erteleyin. Yaşanması zorunlu bazı değişiklikler varsa, bunlara kademeli geçişler yapmaya gayret edin. Çünkü her değişim, olumlu da olsa ekstra çaba gerektirir ve çocuğunuz için hepsine birden uyum sağlamak güç olabilir. Aynı sebeple, boşanma sonrası çocuk eşlerden hangisiyle kalacaksa, o ve çocuk ailenin boşanmadan önce yaşadığı mekanda yaşamaya devam etmelidir.<br />Eşler, kendi ailelerini de toplayarak (babaanne, hala , dayı vb.) hep birlikte bir toplantı yapmalı ve çocukla ilgili alınan kararlardan herkesin haberi olmalıdır. Böylece herkes çocuk için işbirliğinin kaçınılmaz olduğunu hatırlatmış olur, çocuğun bu durumdan çok etkilenebileceğinin ve bu konuda herkesten duyarlılık beklendiğinin altı çizilir ve kararlarda herkesin katkısı olduğundan kurallar daha az çiğnenir.<br />Çocuktan ayrı yaşayacak olan eş, kademeli olarak evden ayrı kalmaya başlamalıdır; bu süreç haftada bir günden 5-6 güne kadar çıkarıldığında çocuk ayrılığa daha kolay adapte olur. Boşanmadan sonra, çocuklar her iki eşle de sürekli ve düzenli olarak görüşmeye devam etmelidir. Siz artık sevgili veya karı-koca olmayabilirsiniz ama onun için halen anne-babasınız. O sizleri beraber tanıdı ve beraber istiyor, bunu anlamaya çalışın ve ayrılığınıza alışması için ona zaman verin. Çocuğunuza anne ve babanın bibirlerinden ayrılmalarının çocuklarından ayrılmaları anlamına gelmediğini anlatın. Hep birlikte sık sık biraraya gelin (Kendinizi,eşinizle bu biraraya gelişleri kimseye açıklamak zorunda hissetmeyin !!!).<br />Eşler boşanmanın çocukları için olduğu kadar kendileri için de zor olduğunu unutmamalı ve boşanmayı bir son değil, bir başlangıç olarak kabul etmelidirler. Öfke, yalnızlık duygusu, depresyon, kaygı gibi psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir, bunlar doğaldır, gerekirse profesyonel yardım almaktan çekinmemek gerekir. Kendilerini ne kadar çabuk toparlarlarsa çocuklarına da o kadar çok yararlı olabilirler. Unutmamak gerekir ki, çocuklar yeni karşılaştıkları her durumun ne denli tehdit edici olup olmadığını anlamak için genellikle yetişkinlerin tepkilerine bakarlar. Sürekli ağlayan bir anne çocuğa durumun kötü olduğu, neşeli ve çabalayan bir anne ise her şeyin yolunda gittiği izlenimini verecektir.<br />Eşler çocukları kesinlikle birbirlerine karşı kullanmamalıdır; çocuk hiçbir şekilde taraf ve tanık tutulmamalıdır. Yeni düzenlemelerle ilgili kararlar alırken çocuğunuzun onayını alın ama çocuğunuzu karar verme sorumluluğu altında ezmeyin.<br />Çocuk, boşanmış bir anne-babanın çocuğu olmayı çevresine karşı bir silah gibi kullanmamalıdır. Her konuda gereksiz tavizler vererek çocuğun boşanmadan alacağı yaralar yalnızca artırılır, azaltılmaz. Her gün çikolata yemesine izin vererek çocuğunuzun boşanma olayından daha az etkilenmesini sağlayamazsınız, sadece çikolataya daha çok alışmasını sağlarsınız.<br />Çocukla ilgili her konuda eşler birbirleriyle çelişen davranışlarda bulunmamaya gayret göstermeli, ortak bir yol izlenmelidir. Babanın evinde izin verilen bir şeye, annenin evinde yasak konulmamalıdır.<br />Çocuklar anne-babalarının boşanmasından kendilerini suçlayabilirler. Bu yüzden, boşanma sebebeinin çocukla hiçbir ilgisinin olmadığı, bunun anne ile babanın arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklandığı açıkça anlatılmalıdır.<br />Çocuk anne-babasının yerine kimseyi koymak istemez, buna saygı duymak gerekir. Boþanma sonrası eşlerden biri yeni bir ilişki yaşıyorsa çocuğun bunu boşanmayı kabullenene kadar bilmemesi gerekir.<br />Boşanma sırasında, çocuklar mahkeme, eşya dağılımı, nafaka gibi konulardan haberdar edilmemelidir.<br /><br />Anne-babası boşanmış veya boşanma aşamasında olan bir çocukla ilişkisi olan herkes için iki uyarı :<br />LÜTFEN,<br />Çocuğun yanında bu konuyu konuşmayın, özellikle de eşlerden birinin tarafını tutan veya kötüleyen sözler sarfetmeyin.<br />Boşanma olayını çocukla ilişkilendirmeyin ve çocuğa bu anlama gelen sözler sarfetmeyin;<br />Anne ya da babasının kendisini sevmediği için, çok yaramazlık yaptığı için, başka bir kadınla birlikte olmayı tercih ettiği için vb. terkettiğini asla söylemeyin. Bu boşanan çiftlerin ailelerinin ve hatta kendilerinin de çok düştüğü bir hatadır. Hernekadar bu sözler gerekçelendirilirken “çocuk anne veya babadan soğusun da aramasın” gibi bir iyi niyet öne sürülüyor olsa da, bu ne inandırıcı ne de çok akılcıdır. Bu gibi sözlerle çocuğu teselli etmez, ona ancak “terkedilmişlik duygusu ve/veya suçluluk duygusu” enjekte etmiş oluruz. Böylece çocuk terkedildiğini çünkü sevgiye layık olmadığını, değersiz olduğunu düşünür. Bu gibi sözlerin çocuklarda ne kadar derin ve onarılması zor yaralar açabileceğini düşünebiliyor musunuz ?<br />Anne-babalar için son uyarı :<br />Boşanmaya karar vermeden önce, eşinizle birlikte hareket ederek, çocuğunuzun boşanmanızdan olabildiğince az etkilenmeslini sağlamak için tüm önlemleri alsanız da, çocuğunuz bu olaydan çok etkilenebilir. Bazen de çok dikkatsiz davranırsınız ama çocuğunuz fazla etkilenmez. Bunun iki sebebi vardır; birincisi her çocuk her olaydan aynı oranda etkilenmez, ikincisi olayın etkileri eşit olsa bile tepkiler ve tepkinin zamanı farklı olabilir.<br />Buna ilaveten, boşanma olayı çocukları kuşkusuz etkiliyor, ancak çocuklar olayın kendisinden çok, oluş biçiminden, süreç içerisinde yaşananlardan etkileniyorlar. Çocuklara birşeyi anlatmanın bin çeşit yolu var. Önemli olan çocuğumuz için doğru olan yolu bulabilmek. Bizim çocuğumuz için, bizim koşullarımızda doğru olan bir yol, bir başka çocuk için onun koşullarında doğru olmayabilir. Çocuğunuzu boşanma sürecine hazırlama konusunda profesyonel yardım almaktan çekinmeyin lütfen, bunu utanılacak bir şey olarak görmeyin. Bunu yaparken de olabildiğince erken, boşanma kararı almadan veya hemen sonrasında yapın. Bu arada, boşanma aşamasında çocukları için profesyonel yardım alırken, iletişim sorunlarını çözebildiğini görerek, evliliğini sürdürmeye karar veren çiftlerin sayısının da çok olduğunu hatırlatmak isterim.<br /> 

BOŞANMA ve ÇOCUK

BOŞANMA ve ÇOCUKBOŞANMA SEBEPLERİEvlilik, her kurum gibi zaman zaman aksayan yönleri olan bir kurum, bu aksaklıklar giderilemediğinde ise sonuç ne yazık ki boşanmayla noktalanıyor. Evlilik süresince aileye yeni bir birey katıldıysa boşanma daha sancılı oluyor. Evliliğin bitmesine yol açan sebepler ç…

Devamı »

Çalışan Anneler

Çalışan Anneler<br />Çocuklarını çalışarak büyüten anneler bunun yaşamlarındaki en zor şey olduğunu söylerler. Çalışan annelerin bir bölümü ekonomik yetersizlikler nedeniyle çalışmak zorunda oldukları, diğer bir bölümü ise ekonomik bağımsızlıklarını kaybetmemek veya mesleklerinden uzak kalmamak için çalışır. Her iki koşulda da çalışan annelerin en önemli sorunları aşağıdaki şekilde gruplandırılabilir;<br />Çocuk bakıcısı arayışı,<br />Aşırı sorumluluk yüklenme, zihinsel ve bedensel yorgunluk,<br />Suçluluk duygusu.<br />a. çocuk bakıcısı arayışı<br />Çocuğunuza kimin bakacağına doğumdan önce anne ve baba birlikte karar verin.<br />Çocuğunuza bakmasına karar verdiğiniz kişi bir akraba ise:<br /><br />Bu kişinin çocuğunuza bakmaya gerçekten gönüllü ve uygun olduğundan emin olun,<br /><br />Bu kişiden çocuğunuza mümkünse kendi evinizde bakılmasını isteyin,<br /><br />Çocuğunuzun geceleri ve hafta sonları sizinle kalmasını sağlayın,<br /><br />Bu kişiye çocuğunuzun bakımı ve eğitimi ile ilgili tüm beklentilerinizi açık bir şekilde ve anne-baba biraradayken bildirin.<br />Çocuğunuza bakmasına karar verdiğiniz kişi bir çocuk bakıcısı ise,<br /><br />Bu kişinin çocuk bakıcılığı için gerçekten yeterli ve uygun olduğundan emin olun,<br /><br />Bu kişiden çocuğunuza kendi evinizde bakılmasını isteyin,<br /><br />Evinizde yatılı kalarak çocuğunuza bakmasını talep etmeyin,<br /><br />Bakıcının çalışma düzenini ve iş tanımını önceden belirleyin, çocuğunuzun bakımı ve eğitimi ile ilgili tüm beklentilerinizle birlikte açık bir şekilde ve anne-baba biraradayken bu kişiye bildirin,<br /><br />Yeterli bir süre çocuğunuza bu kişiyle birlikte bakın ve çalışmaya başlamadan önce aşamalı olarak günün belirli saatlerinde evden uzaklaşarak çocuğunuzu bu uzun süreli ayrılığa yavaş yavaş alıştırın.<br />Çocuğunuza bakıcı ararken şunlara dikkat edin;<br /><br />Bakıcıda aradığınız özellikleri önceden sıralayın ve önceliklerinizi belirleyin (tıpatıp beklentilerinize uygun biri karşınıza çıkmayabilir),<br /><br />Bakıcıyı mümkünse evinde ziyaret edin, çocuklarıyla ilişkisini gözlemleyin,<br /><br />Referanslarıyla ve komşularıyla görüşün, gerekli belgeleri temin edin.<br />Çocuğunuza bakıcı ararken şu özelliklere sahip olmasına dikkat edin;<br /><br />Temiz, düzenli ve dürüst olmasına,<br /><br />Aile yaşantısının düzenli olmasına,<br /><br />Dakik ve elinin çabuk olmasına,<br /><br />Sevecen ve güleryüzlü olmasına,<br /><br />Esnek ve hoşgörülü olmasına, katı-kuralcı olmamasına,<br /><br />Yeniliğe ve değişime açık olmasına, sabit fikirli olmamasına,<br /><br />Sorumluluk ve insiyatif sahibi olmasına,<br /><br />İletişim becerisinin olmasına,<br /><br />Yaş ve kişilik olarak bakılacak çocuğun annesine benzemesine,<br /><br />Sabırlı olmasına,<br /><br />Eğitimli, kendini yetiştirmiş ve bilinçli olmasına,<br /><br />Çocuğu ya da işe devamını etkileyecek bir rahatsızlığının olmamasına,<br /><br />Sigara içmemesine.<br />b. aşırı sorumluluk yüklenme, zihinsel ve bedensel yorgunluk<br />Çalışan annenin en önemli sorunu aşırı sorumluluk yüklenmesi ve yorgunluktur; çünkü bu sorun annelere çözümsüz ve başa çıkılamaz gibi görünür. Alışıldık bir düzen vardır; evde ve işte yapılacaklar zaten belirlidir, şimdi hepsine geceyi gündüze katan bir bebek eklenmiştir ve gün 24 saattir, dolayısıyla yorgunluk kaçınılmazdır. Böyle değerlendirince, gerçekten de çalışan anne için yapılacak pek birşey yok gibi görünüyor. Oysa ki, durum hiç de öyle umutsuz değil, çalışan anneler iş listelerini pekala hafifletebilirler;<br /><br />Gerek evde gerekse işte, yükünüzün arttığı dönemlerde bir süre yalnızca acil ve önemli olan işlerinizle ilgilenin<br /><br />Bazı işleri başkalarına devretmeyi deneyin, işyerinde iş arkadaşlarınızdan; evde ise eşinizden, varsa diğer çocuklarınızdan veya yakınlarınızdan yardım isteyin. Çocuğunuz yokken evinizle, kadın olduğunuz için eşinizden daha çok ilgilenmiş olabilirsiniz, bu aynı düzenin devam edeceği anlamına gelmez.<br />Eşiniz yeni doğan bebeğinizi emziremez belki ama, bugüne kadar hep sizin hazırladığınız akşam yemeğini hazırlayabilir. Aile içinde yapılabilecek ufak düzenlemeler size kısacık da olsa rahat bir nefes alma olanağı sağlayacaktır.<br /><br />Yükünüzün çok arttığını hissettiğiniz yerde bazı alışkanlıklarınızdan tamamen vazgeçin, bunun için kendinize önceden "vazgeçilebilirler listesi" bile hazırlayabilirsiniz. Örneğin, ev işleri için düzenli bir yardımcı alamıyorsunuz ve iki haftada bir mutlaka mutfağın dolaplarının temizlenmesini gerekli buluyorsunuz ve artık buna ayıracak zamanınız yok. Eşiniz hayatta yapmaz böyle bir işi, anneniz çok yaşlı, akadaşınıza böyle bir şeyi teklif etmeyi düşünemezsiniz bile… O zaman bu alışkanlığınızdan vazgeçin ya da bu düşüncenizi terkedin; iki haftada bir mutlaka mutfağının dolaplarının silinmesini gerekli bulan bir kadın değilsiniz artık. Mutfak dolapları bekleyebilir, arkadaşlarınız bekleyebilir, müşteriler ve hatta müdürünüz bile bekleyebilir, ama çocuğunuz bekleyemez. İnsan yaşamında pek çok şeyden istifa edebilir herhalde, ancak annelikten istifa edemez.<br />c. suçluluk duygusu<br />Dozu değişmekle birlikte hemen her çalışan annenin yaşadığı bir duygudur suçluluk. Bu duyguyu hafifletmek için şöyle düşünebilirsiniz;<br />- çalışmak zorundayım (çocuğum için para kazanmam gerekiyor)<br />- çalışmayı seviyorum (çocuğum mutlu bir anneyi hakediyor)<br />Çalışan annelerin çoğu (ekonomik zorunluluklar nedeniyle doğumdan sonra işe başlayanlar dışında) çocuk sahibi olmadan önce de, çalışan kadınlardır. Önceden çalışma hayatı olan, üretken bir kadının uzun süre evde oturması, mesleki kaygılar, sosyal ve duygusal tatminsizlikler doğurur. Oysa her çocuk mutlu, üretken, kendisiyle barışık bir anneyi, kendisi için işini terketmiş, saçını süpürge etmiş bir anneye tercih eder. Unutmayın ki çocuğunuz sizin aynanızdır; siz mutluysanız o da mutlu olur, siz kaygılıysanız o da kaygılıdır, siz hayatla hep kavga ederseniz o da kavga eder.<br />İşlerinizi planlı yaparak, hiçbir şey için çocuğunuza ayırdığınız zamandan çalmayarak ve bu zamanı en verimli şekilde değerlendirerek suçluluk duygusundan kurtulmaya çalışın. Hafta sonu onunla başbaşa yapacağınız bir doğa gezisi, haftanın 5 günü sabahtan akşama kadar onunla birlikte olup hiçbir şey paylaşmamaktan çok daha iyidir. Çocuğunuzla birlikte olduğunuz süre değil, bu süreyi nasıl değerlendirdiğiniz önemlidir. Bu sürenin azlığına ya da çokluğuna değil, çocuğunuzla kurduğunuz ilişkinin kalitesine ve bunu geliştirmeye odaklanmaya çalışın.<br />Suçluluk duygusundan kurtulmaya çalışırken pratikte sizi zorlayan durumlarla karşılaşırsınız, bunların üzerinde çok fazla durmamaya gayret edin. Örneğin; çocuğunuzu kreşe veya bakıcı annesine bırakıp işe giderken ilk zamanlar arkanızdan bir süre ağlayacaktır, bu çok doğaldır.* Çocuğunuz bazen size bir yabancı gibi davranacaktır, babaannesine daha düşkün olacaktır veya bakıcı annesine "anne" diyecektir. Bunlar kuşkusuz her anneyi üzer ve suçluluk duygusunu artırır. Bu gibi durumları çocuğunuza bakan kişiye atfetmemeye çalışın, hatta çocuğunuz kendisine bakan kişiyi bu kadar sevdiği için sevinin. Bu durumları çocuğunuzun size verdiği bir mesaj olarak da algılayabilirsiniz; onunla daha çok birlikte olun ve oynayın.*2<br />Unutmayın,<br />çalışan bir annenin çocuğu olmak hayatta insana kaybettirdiklerinden çok daha fazla şey kazandırır.<br />* Haftalarca süren ağlamalar ve bunlara eşlik eden başka sorunlar varsa, mutlaka bir uzmana başvurun.<br />*2 Annenin herhangi bir sebeple çocuğuna karşı ilgisiz olduğu durumlar burada söz edilenin dışındadır ve bunlar ayrıca ele alınmalıdır.

Çalışan Anneler

Çalışan AnnelerÇocuklarını çalışarak büyüten anneler bunun yaşamlarındaki en zor şey olduğunu söylerler. Çalışan annelerin bir bölümü ekonomik yetersizlikler nedeniyle çalışmak zorunda oldukları, diğer bir bölümü ise ekonomik bağımsızlıklarını kaybetmemek veya mesleklerinden uzak kalmamak için çalış…

Devamı »

Çocukta Ateş

Ateş ve Çocuklar<br />Yıllar önce, çocuk hekimleri ve anne babalar, ateşi, başlıbaşına bir hastalık olarak ele alırlar, ateşi düşürmek için ellerinden geleni yaparak, bu işlemin sorunu çözeceğini düşünürlerdi. Oysa bugün, çok iyi biliyoruz ki, “ateşi yükseltmek” vücudun enfeksiyonla savaşımı için gerekli bir yoldur.<br />Günümüzde, artık, normal ateşin ne olduğu konusundaki görüşlerimiz değişmiştir.<br />Artık ateş, 38 C nin üzeridir. Önceleri sınır, 37 C idi.<br />Ateş Hakkında Kısa Notlar:<br />Ateş, bir hastalık değildir, bağışık sistemin enfeksiyonla mücadelesinin bir parçasıdır. Ateş düşürücü verilmesi, bu mücadeleye zarar vermez.<br />Çocuğunuzun genel durumu, ateşinin kaç olduğundan daha önemlidir.<br />Aspirinin virus enfeksiyonu varlığında kullanılması, Reye sendromu adlı çok tehlikeli bir hastalığa neden olabilir. Ateşin başlangıcındaysa, virus enfeksiyonu olup olmadığını bilemezsiniz. Bu nedenle aspirin, riskli bir ateş düşürücüdür.<br />Paracetamol ve 6 aydan büyük çocuklarda ibuprofen grubu ilaçlar tercih edilmelidir.<br />Şunu hatırlatalım ki, çocuklarda ateş, erişkinlere göre daha yüksek olma eğilimindedir. 39.5-40 C gibi değerler çocuklarda sık sık görülür. Altında yatan etken ne denli ciddi olursa olsun, ateş, kendi başına zarar verici değildir. İnanılanların aksine, 41.2 C ye kadar ateş, çocuklarda beyine zarar verici değildir. Nadir olarak, özellikle ateşin çok hızlı yükseldiği durumlarda, 4 –5 yaş altı çocuklar ateşli havale –febril konvülziyon- geçirebilirler. Ailelere göre ateşli havale bir felakettir, oysa gerçekte çocuğa kalıcı hiç bir zarar vermez. Yine de, özellikle ateşli havale geçiren çocuk ailelerinin, benzer durumda ne yapabilecekleri konusunda önceen doktorlarından görüş almasında ve gerekli durumda soğukkanlılıkla uygulamasında yarar var.<br />Aşağıdaki bulguların varlığında, zaman geçirmeden doktorunuzu aramalısınız: <br />3 aylıktan daha küçük bebeklerde 38.3 C yada üzeri ateşin varlığı<br />Parasetamol –Calpol, minoset, termalgine, paranox-S, tylol - yada ibuprofen –İbufen, Pedifen- verilmesine rağmen 4-5 saat içinde düşmeyen 40 C üzeri ateşin varlığı<br />3 ay- 3 yaş arası çocuklarda 24 saatten uzun süren ateş varlığı<br />Ateşle birlikte solunum /nefes alma problemleri, döküntü, ense sertliği, kusma, dalgınlık, anlamsız konuşmalar görülmesi, halüsinasyon varlığı<br />Dehidratasyon bulgularının varlığı<br />Çocuğun “hasta” görünümlü olması<br />Bulgular konusunda anne-babada kuşkular olması, ve ne yapılması gerektiği konusunda bilgi sahibi olunmaması. Aramaktan ve soru sormaktan çekinmeyin, sıkıntı duymayın, sorunuz size bile aptalca gelse de, sorun. Bir kaç ateşlenme sonrasında, kendinizi çok daha rahat hissedeceksiniz.

Çocukta Ateş

Ateş ve ÇocuklarYıllar önce, çocuk hekimleri ve anne babalar, ateşi, başlıbaşına bir hastalık olarak ele alırlar, ateşi düşürmek için ellerinden geleni yaparak, bu işlemin sorunu çözeceğini düşünürlerdi. Oysa bugün, çok iyi biliyoruz ki, “ateşi yükseltmek” vücudun enfeksiyonla savaşımı için gerekli …

Devamı »

Döküntülü Hastalıklar

Döküntülü Hastalıklar<br />Annelerin, günlük bakım sırasında bebeklerinde en kolay farkettikleri değişikliklerden biri ateş, diğeri de döküntüdür. Biz çocuk hekimleri açısından da önemli sayılabilecek bir bulgudur döküntü. Ciddi hastalıların habercisi olabileceği gibi, o gün ilk kez verilen bir gıdanın -yumurtanın, balın, sütün - yada kullandığımız basit bir ateş düşürücü ilacın, öksürük şurubunun neden olduğu basit bir allerjik tepki de olabilir. Hangisi olursa olsun, bu durumu, doktorunuzla görüşmelisiniz.<br />Biz burada, çocukluk döneminde en sık görülen döküntülü hastalıklara değineceğiz. Allerjik döküntüleri, başka bir bölümde daha sonra inceleyeceğiz.<br />Kızamık:<br />Bilinen en eski ve çocukluk çağının en sık görülen döküntülü hastalığıdır. Yaygın aşılama sayesinde, son yıllarda sıklığı ve tehlikesi azalmaya başlamıştır.<br />· Kızamık virüsü adlı bir virüs yoluyla yayılır.<br />· Kış ve ilkbahar aylarında daha fazla görülür.<br />· Hastalar virüsü boğazlarında taşırlar<br />· Hasta ile temas eden kişi hastalığı başka birine bulaştırmaz<br />· Kızamık geçirmiş annelerin bebeklerinde ilk 3-4 ay kızamık görülmez<br />· Virüs, solunum yoluyla bulaşır<br />· Bir kez geçiren kişide hayat boyu bağışıklık bırakır.<br />Hastalığın Belirtileri:<br />Hastalık bulaştıktan sonra 10-12 gün kuluçka dönemi vardır. Bu dönemin ardından, ateş, gözlerde kızarma ve öksürük ile giden bir nezle hali başlar. Bu dönem 3-4 gün sürer ve soğuk algınlığından ayırt edilmesi zordur. Ardından döküntü başlar.<br />Kızamık döküntüsü alın ve enseden başlar, yüze, boyuna, kollara ve gövdeye yayılır. Ateş, her zaman döküntüyle birlikte bulunur. 3. günden itibaren, esmer bir iz bırakır ve pullanma ile döküntü solmaya başlar.<br />Kızamıklı çocuğun bakımı:<br />Önce bir yanlış inanışı düzeltelim; kızamıklı çocuğa ilaç verilir. Kızamıklı çocuğun ateşi düşürülür. İlaç verilmesi, halk arasında inanıldığı gibi "kızamığın içe dökülmesine" ve çocuğa zarar vermesine neden olmaz. <br />Yatak istirahati,<br />Sulu ve yumuşak gıdalarla beslenme,<br />Ateş kontrolü:İlk seçilecek ilaç, çocuğun kilosuna göre parasetamoldür (calpol, termalgine, tylol, tamol vb)<br />Yeterli sıvı verilmesi: İştah azalmasına bağlı olarak su kaybı olabilir. Bunu önlemek için,çocuk olabildiğince sıvı ağırlıklı hafif gıdalarla beslenmelidir. Acılı, baharatlı yiyecekler ve karbonatlı içeceklerden kaçınılmalıdır. Çocuğu, ağrı kesici sonrasında ağrıları azaldıktan sonra beslemek daha kolaydır.<br />Rahatsız edici öksürük varlığında yumuşatıcı ilaçlar kullanılması.<br />Kızamık hastalığının aşısı vardır, ve her sağlıklı çocuğa 9. ayda yapılmalı, gerekli dönemlerde de, tekrarlanmalıdır.<br />Ne zaman doktoru tekrar aramalı? <br />4. gün döküntüde solma başlamamışsa,<br />Ateş 4. gün hala düşmemişse,<br />Dehidratasyon (su-kaybı) bulguları görülürse,<br />Dalgınlık, uykuya eğilim, kolayca uyandırılamama, halüsinasyonlar görülürse,<br />Ciddi başağrısı, ense sertliği/ağrısı ve sırt ağrısı başlarsa,<br />Tekrarlayan kusmalar olursa,<br />Çocuğa yeterli sıvı verilemezse,<br />Nefes alma güçlüğü, sık nefes alıp verme, göğüs ağrısı, hırıltılı nefes alma, şiddetli öksürük varlığında,<br />Dengesiz yürüyüş ve güçsüzlük/halsizlik gelişirse,<br />Çocuk hastalık başlangıcına göre daha "hasta" görünüyorsa.<br />Kızamıkçık:<br />Kızamıkçık, solunum yoluyla veya direkt temasla bulaşan ve 3 gün kadar süren bir döküntüyle seyreden bir hastalıktır.<br />Tipik belirti: döküntü, ensede ve kulak arkasında lenfadenopati (beze). 2-3 hafta süren bir kuluçka döneminden sonra hafif ateş, başağrısı, nezle hali ve öksürük başlar. Döküntü, yüzden başlar, hızla vücuda yayılır. Pembemsidir. 2. Günden itibaren solmaya başlar, 3. gün kaybolur. Hastaların %25’i, hastalığı döküntüsüz geçirir ve tanı konamaz.<br />Bulaştırıcılık: Döküntüden 1 hafta önce başlar, 2 hafta sonra sona erer. Hastalığı geçirenlerde yaşam boyu bağışıklık gelişir, bir daha kızamıkçık geçirmezler.<br />Kızamıkçıklı çocuğun bakımı: <br />Yatak istirahati,<br />Sulu ve yumuşak gıdalarla beslenme,<br />Ateş kontrolü:İlk seçilecek ilaç, çocuğun kilosuna göre parasetamoldür (calpol, termalgine, tylol, tamol vb)<br />Yeterli sıvı verilmesi: İştah azalmasına bağlı olarak su kaybı olabilir. Bunu önlemek için,çocuk olabildiğince sıvı ağırlıklı hafif gıdalarla beslenmelidir. Acılı, baharatlı yiyecekler ve karbonatlı içeceklerden kaçınılmalıdır. Çocuğu, ağrı kesici sonrasında ağrıları azaldıktan sonra beslemek daha kolaydır.<br />Rahatsız edici öksürük varlığında yumuşatıcı ilaçlar kullanılması.<br />Kızamıkçık hastalığının aşısı vardır, ve her sağlıklı çocuğa 15. ayda kızamık ve kabakulak aşılarıyla birlikte yapılmalı, gerekli dönemlerde de, tekrarlanmalıdır.<br />Ne zaman doktoru tekrar aramalı? <br />4. gün döküntüde solma başlamamışsa,<br />Ateş 4. gün hala düşmemişse,<br />Dehidratasyon (su-kaybı) bulguları görülürse,<br />Dalgınlık, uykuya eğilim, kolayca uyandırılamama, halüsinasyonlar görülürse,<br />Ciddi başağrısı, ense sertliği/ağrısı ve sırt ağrısı başlarsa,<br />Tekrarlayan kusmalar olursa,<br />Çocuğa yeterli sıvı verilemezse,<br />Eklemlerde ağrı, şişme, kızarıklık olursa,<br />Nefes alma güçlüğü, sık nefes alıp verme, göğüs ağrısı, hırıltılı nefes alma, şiddetli öksürük varlığında,<br />Dengesiz yürüyüş ve güçsüzlük/halsizlik gelişirse,<br />Çocuk hastalık başlangıcına göre daha "hasta" görünüyorsa.<br />Suçiçeği<br />Suçiçeği, virusların neden olduğu bir bulaşıcı hastalıktır. Daha çok okul çağında görülmekle birlikte, her yaşta görülebilir. En iyi bilinen bulgusu, döküntüdür. Döküntü, başda ve sırtta başlar, 3-4 gün içinde hızla yayılarak tüm vücudu kaplayabilir. Döküntünün 3 evresi vardır:<br />· Önce küçük kırmızı, kaşıntılı kabarcıklar oluşur,<br />· Ardından her bir kabarcığın içi şeffaf bir sıvıyla dolar,<br />· Kabarcıklar büyür, kabuklanır ve dökülür.<br />Her bir kabarcığın kabuğu dökülene kadar çocuk bulaştırıcıdır, bu da, döküntünün başlangıcından itibaren yaklaşık 10 günlük bir süreye tekabül eder.Döküntünün, saçlı deride, ağız içinde ve genital organlarda da çıkması, çocuğu çok rahatsız edebilir.Döküntü dışındaki bulguları şöyle sıralayabiliriz: ateş, hafif başağrısı, iştahta azalma, halsizlik. Kimi çocuklarda suçiçeği çok hafif seyreder, ve hastalık süresince çocuk kendini çok iyi hisseder.<br />Suçiçeği olan çocuğa nasıl bir bakım gereklidir?<br />Kaşıntının önlenmesi: Kaşıntı, özellikle akşamları artar ve çocuğu en çok rahatsız eden bulgudur. Yaşına uygun bir anti-histaminikle belirgin rahatlama sağlanabilir. (benadryl, tavegyl, atarax, zyrtec gibi ilaçlardan doktorun seçeceği biri)<br />Losyon kullanımı: Kaşıntının önlenmesinde yarar sağlarlar.<br />Ateş kontrolü:İlk seçilecek ilaç, çocuğun kilosuna göre parasetamoldür (calpol, termalgine, tylol, tamol vb) Aspirin suçiçeğinde kesinlikle kullanılmamalıdır.<br />Yeterli sıvı verilmesi: İştah azalmasına bağlı olarak su kaybı olabilir. Bunu önlemek için,çocuk olabildiğince sıvı ağırlıklı hafif gıdalarla beslenmelidir. Acılı, baharatlı yiyecekler ve karbonatlı içeceklerden kaçınılmalıdır. Çocuğu, ağrı kesici sonrasında ağrıları azaldıktan sonra beslemek daha kolaydır.<br />Döküntünün mikrop kapmasının önlenmesi: Öncelikle su dolu keseciklerin patlatılmasını önlemeye çalışmak gerekir. Küçük çocuklarda geceleri pamuklu eldiven giydirmek yararlı olabilir. Suçiçeği döküntüsü, ciltte 6-12 ayda kaybolan koyu renk bir iz bırakır. Yeterli özen gösterilmeyen ve mikrop alan kabarcıklar, kalıcı iz bırakabilir.<br />Kıyafet: Hafif giydirmek ve sık kıyafet değiştirmek, çocuğu rahatlatır.<br />Bulaşıcılık:suçiçeği, çok bulaşıcı bir hastalıktır. Öksürük ve yakın temasla, hava yoluyla bulaşır. Hastalık bulaştıktan 10-21 gün sonra belirtiler ortaya çıkar. Döküntüden 1-2 gün önce de, bulaştırıcılık başlar. Sağlıklı çocuklar, genelde suçiçeğini hafif atlatırlar. Nadir de olsa, menenjite varan ciddi komplikasyonlar görülebilir. Suçiçeğinin aşısı vardır, ve 12. Ayda tek doz aşı koruyuculuk için yeterlidir. Daha önceden suçiçeği geçirmemiş ve suçiçeği ile temas etmiş hamileler, kalp, böbrek, şeker hastalığı olanlar ve bağışık sistem hastalığı olanlar, temas sonrası hemen bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdırlar.<br />Ne zaman doktoru tekrar aramalı? <br />Döküntülerin etrafında kızarıklık, şişlik, hassasiyet, iltihaplanma olursa,<br />Dehidratasyon (su-kaybı) bulguları görülürse,<br />Dalgınlık, uykuya eğilim, kolayca uyandırılamama, halüsinasyonlar görülürse,<br />Ciddi başağrısı, ense sertliği/ağrısı ve sırt ağrısı başlarsa,<br />Tekrarlayan kusmalar olursa,<br />Çocuğa yeterli sıvı verilemezse,<br />Nefes alma güçlüğü, sık nefes alıp verme, göğüs ağrısı, hırıltılı nefes alma, şiddetli öksürük varlığında,<br />Dengesiz yürüyüş ve güçsüzlük/halsizlik gelişirse,<br />Ateş 4. gün hala düşmemişse,<br />Gözlerde kızarıklık, ağrı, görme bozukluğu olursa,<br />Çocuk hastalık başlangıcına göre daha "hasta" görünüyorsa.<br />Kızıl:<br />Halk arasında beta mikrobu olarak bilinen A grubu beta hemolitik streptokok adı verilen bir bakterinin neden olduğu döküntülü bir hastalıktır. <br />3 yaşından önce pek görülmez.<br />Kuluçka dönemi 1- 7 gündür<br />Hastalık belirtileri: ateş, boğaz ağrısı, baş ağrısı,yutma güçlüğü, kusma ve bunlardan 1-2 gün sonra ortaya çıkan döküntü. Alın ve yanaklar kızarır, ağız çevresi soluk renklidir. Döküntünün başlangıcından 2-3 hafta sonra, ellerde deri soyulmaları görülür.<br />Kızıl geçiren çocuğun bakımı: <br />Yatak istirahati,<br />Sulu ve yumuşak gıdalarla beslenme,<br />Ateş kontrolü:İlk seçilecek ilaç, çocuğun kilosuna göre parasetamoldür (calpol, termalgine, tylol, tamol vb)<br />Doktor önerisiyle uygun antibiyotik kullanımı: Kızılın burada açıklanan diğer döküntülü hastalıklardan farkı, antibiyotik kullanımının mutlaka gerekli olmasıdır.<br />Yeterli sıvı verilmesi: İştah azalmasına bağlı olarak su kaybı olabilir. Bunu önlemek için,çocuk olabildiğince sıvı ağırlıklı hafif gıdalarla beslenmelidir. Acılı, baharatlı yiyecekler ve karbonatlı içeceklerden kaçınılmalıdır. Çocuğu, ağrı kesici sonrasında ağrıları azaldıktan sonra beslemek daha kolaydır.<br />Rahatsız edici öksürük varlığında yumuşatıcı ilaçlar kullanılması.<br />Ne zaman doktoru tekrar aramalı? <br />Antibiyotik başlandıktan 48 saat sonra ateş hala düşmemişse,<br />Dehidratasyon (su-kaybı) bulguları görülürse,<br />Dalgınlık, uykuya eğilim, kolayca uyandırılamama, halüsinasyonlar görülürse,<br />Ciddi başağrısı, ense sertliği/ağrısı ve sırt ağrısı başlarsa,<br />Tekrarlayan kusmalar olursa,<br />Çocuğa yeterli sıvı verilemezse,<br />Nefes alma güçlüğü, sık nefes alıp verme, göğüs ağrısı, hırıltılı nefes alma, şiddetli öksürük varlığında,<br />Çocuk hastalık başlangıcına göre daha "hasta" görünüyorsa.<br />Hastalıktan 2-3 hafta sonra idrar renginde kızarıklık, eklemlerde ağrı, şişlik, yüzde şişme olursa.<br />5. Hastalık (Eritema Infeksiyozum)<br />Daha çok okul çağı çocuklarda görülen, virüslerle bulaşan döküntülü bir hastalıktır.<br />1-2 haftalık bir kuluçka döneminin ardından yanakta bir döküntü başlar, kollara, gövdeye ve bacaklara yayılır. Döküntü, sıcakla artar.<br />5.hastalıkta çocuğun bakımı: <br />Gerekirse yatak istirahati,<br />Sulu ve yumuşak gıdalarla beslenme,<br />Ateş kontrolü:İlk seçilecek ilaç, çocuğun kilosuna göre parasetamoldür (calpol, termalgine, tylol, tamol vb)<br />Yeterli sıvı verilmesi: İştah azalmasına bağlı olarak su kaybı olabilir. Bunu önlemek için,çocuk olabildiğince sıvı ağırlıklı hafif gıdalarla beslenmelidir. Acılı, baharatlı yiyecekler ve karbonatlı içeceklerden kaçınılmalıdır. Çocuğu, ağrı kesici sonrasında ağrıları azaldıktan sonra beslemek daha kolaydır.<br />5. Hastalığın aşısı henüz yoktur.<br />Ne zaman doktoru tekrar aramalı? <br />Dalgınlık, uykuya eğilim, kolayca uyandırılamama, halüsinasyonlar görülürse,<br />Ciddi başağrısı, ense sertliği/ağrısı ve sırt ağrısı başlarsa,<br />Tekrarlayan kusmalar olursa,<br />Çocuğa yeterli sıvı verilemezse,<br />Çocuk hastalık başlangıcına göre daha "hasta" görünüyorsa.<br />6. Hastalık (Roseola Infantum)<br />Virüslerle bulaşan döküntülü bir hastalıktır. 6 ay-3 yaş arası çocuklarda görülür.<br />9-10 günlük bir kuluçka döneminin ardından ateş başlar. Ateşli dönem 3-4 gün sürer. Bu dönemde ateş dışında bir bulgu görülmez.<br />Ateşin düşmesi ani olur, bu sırada bazen göz kapaklarında hafif bir şişmeyle birlikte döküntü başlar. Döküntü daha çok gövdededir. Birkaç saat içinde solma başlar, 2-3 günde tümüyle kaybolur.<br />6.hastalıkta çocuğun bakımı: <br />Gerekirse yatak istirahati,<br />Sulu ve yumuşak gıdalarla beslenme,<br />Ateş kontrolü:İlk seçilecek ilaç, çocuğun kilosuna göre parasetamoldür (calpol, termalgine, tylol, tamol vb)<br />Yeterli sıvı verilmesi: İştah azalmasına bağlı olarak su kaybı olabilir. Bunu önlemek için,çocuk olabildiğince sıvı ağırlıklı hafif gıdalarla beslenmelidir. Acılı, baharatlı yiyecekler ve karbonatlı içeceklerden kaçınılmalıdır. Çocuğu, ağrı kesici sonrasında ağrıları azaldıktan sonra beslemek daha kolaydır.<br />6. Hastalığın aşısı henüz yoktur.<br />Ne zaman doktoru tekrar aramalı? <br />Ateş düşmeden döküntü başlamışsa, yada bebek tekrar ateşlenirse,<br />Dehidratasyon (su-kaybı) bulguları görülürse,<br />Dalgınlık, uykuya eğilim, kolayca uyandırılamama, halüsinasyonlar görülürse,<br />Ciddi başağrısı, ense sertliği/ağrısı ve sırt ağrısı başlarsa,<br />Tekrarlayan kusmalar olursa,<br />Çocuğa yeterli sıvı verilemezse,<br />Nefes alma güçlüğü, sık nefes alıp verme, göğüs ağrısı, hırıltılı nefes alma, şiddetli öksürük varlığında,<br />Çocuk hastalık başlangıcına göre daha "hasta" görünüyorsa.

Döküntülü Hastalıklar

Döküntülü HastalıklarAnnelerin, günlük bakım sırasında bebeklerinde en kolay farkettikleri değişikliklerden biri ateş, diğeri de döküntüdür. Biz çocuk hekimleri açısından da önemli sayılabilecek bir bulgudur döküntü. Ciddi hastalıların habercisi olabileceği gibi, o gün ilk kez verilen bir gıdanın -y…

Devamı »